Antalya Turizm Fuarı vesilesiyle iki gündür farklı bölgelerden birçok meslektaşla, kısa da olsa, biten sezonu ve gelecek sezona dair fikir alışverişlerinde bulunduk. Bir oturumu yönetip bir oturumu dinleyerek konuşmacıların görüşlerini öğrenme fırsatım da oldu. İstanbul, Bursa, Ege Bölgesi, Marmaris ve Kapadokya’dan gelen otelciler, acentalar, havayolu şirketleri ve turizm taşımacıları arasında; işletme sahiplerinden yöneticilere, çalışanlardan sektör temsilcilerine kadar yüzlerce turizm profesyonelinin görüşünü dinleme şansı buldum.
2025: MUTSUZ BİR SEZON
Sohbetlerin ana konusu, doğal olarak sezonun nasıl geçtiğiydi. Her işletme durumu hem kendi açısından hem de bölgesi açısından değerlendirmeye çalıştı. Ortak görüş, 2025 yılına dair genel bir memnuniyetsizlikti. Kimse ağzını doldurarak “rekorlar kırıldı, harika bir sezondu” diyemedi. Bunun başlıca iki nedeni vardı:
1. Artan maliyetler
2. Döviz kurunun yerinde sayması
2024’ten devralınan yüksek maliyetleri fiyatlara yansıtmakta zorlanan konaklama sektörü, 2025’te de artan giderleri fiyatlara ekleyemeyince kazançlar önemli ölçüde düştü. Yıl içinde birçok kalemde yaşanan artışlar artık yönetilemez hale geldi. Fiyat artışlarının müşteri kaybına yol açabileceği endişesiyle otelciler, bu yükün altında dengeyi korumaya çalıştı.
Benzer durum uçak fiyatlarında da görüldü. Tatilin en önemli kalemlerinden biri olan hava ulaşımı, bir türlü makul seviyelere inmedi. Dünya genelinde yakıt fiyatları düşse de sürekli gelen yeni vergiler ve artan “incoming” giderleri fiyatları dengelemeye yetmedi. Böylece tatilin bel kemiği sayılan uçak yolculuğu, birçok turist için pahalı bir seçenek olarak kaldı.
Acentalar açısından da durum zordu. Taşıma, ören yeri, personel gibi giderlerin kontrol edilememesi, kârlılığı azalttı. Kur uzun süre sabit kaldığından, ürünü dövizle satıp TL ile ödenen kalemlerde ciddi kayıplar yaşandı.
Turizm çalışanları için de 2025 kolay bir yıl olmadı. Maaşlar artan yaşam giderlerini karşılamaktan uzak kaldı. Sezonun biraz uzaması az da olsa umut yarattı; ancak zorlaşan şartlar, gençlerin sektörden uzak durmasına neden olmaya devam ediyor. Önümüzdeki yılın en büyük sorunu açıkça personel eksikliği olacaktır.
2025 yılının en kazançlı kesimi ise —ara sıra fiyatlar nedeniyle serzenişler olsa da— turistler oldu. Destinasyonlar arasındaki rekabet, turiste hem fiyat hem hizmet açısından önemli avantajlar sundu.
2026: BELİRSİZ BİR YIL
Yeni yıla, öngörüsü zor bir atmosferle giriyoruz. 2025’ten çıkarılan dersler 2026 için kısmen yol gösterici olsa da, yaşanan kayıpları telafi etmeye yetmeyebilir. Türkiye, dünya turizminin en önemli ülkelerinden biri. Turist hacmi açısından yıllardır ilk 10’da yer alan ülkemiz, hiç şüphesiz önümüzdeki yıllarda da güçlü bir destinasyon olmaya devam edecektir. Ancak bazı kritik konuların zamanında çözülmemesi, büyük handikaplara dönüşebilir.
2026 yılında Türkiye turizminin önündeki en büyük engel, “pahalı ülke” algısı olacaktır. Her ne kadar dünya genelinde fiyat artışları yaşansa da, turistler Türkiye’nin makul fiyatlarına alışık oldukları için bu algıyı henüz kıramadık. İspanya, İtalya ve Portekiz’deki artışlara tepki vermeyen turistler, Türkiye’deki fiyat yükselişlerine daha yüksek sesle tepki gösterdiler.
Bu konunun en azından 2026’nın gündeminde olmaması gerekiyor. Çünkü bu algı kalıcı hale gelirse, ilerleyen yıllarda telafisi güç kayıplar yaşanabilir. Görünen o ki, 2025’te yapılan fiyat artışları 2026’da tekrarlanmadı; sektör daha temkinli ve kontrollü ilerliyor.
Rakip ülkeler ilk kez Türkiye’yi ciddi şekilde zorluyor. 60 milyon turist sayımız doğal olarak birçok ülkenin dikkatini çekiyor. Özellikle Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri ve Yunanistan, alternatif destinasyonlar olarak öne çıkmaya başladılar. Bu üç ülke de 2025’te kendi turizm rekorlarını kırdı. Rakipleri göz ardı etmemeliyiz.
2026’da otelciler için bir diğer zorluk ise Yangın Yönetmeliği’ne uygun revizyonların tamamlanması olacak. Yıl sonuna kadar bu düzenlemeleri tamamlamayan otellerin kapatılması söz konusu. Kısa sürede bu işlemlerin tümünün bitmesi zor görünüyor; muhtemelen süre uzatılacak. Ancakbu konu, 2026’da da otelcilerin gündeminde yer almayadevam edecek.
Yabancı uzmanlar Türkiye’yi öven, Akdeniz ve dünyaturizmindeki önemini vurgulayan konuşmalar yaptılar. Bununla birlikte, rakip ülkelere de dikkat çektiler.
Genel kanaat: 2026 yılı Türkiye turizmi için kolayolmayacak. Pandemi sonrası dönemin en zorlu yılı olabilir. Bu da bizlerden daha çok çalışma, daha fazla üretim ve daha güçlü dayanışma gerektiriyor.
ANTALYA TURİZM FUARI (ATF)
Turizm fuarımızın 7’ncisi, önceki yıllara kıyasla çok dahageniş bir katılımla gerçekleşti. En azından iki gün boyuncabenim gözlemim bu yöndeydi. Fuar süresince yalnızcaTürkiye’den değil, dünyanın farklı ülkelerinden gelen temsilcilerle tanışma ve sohbet etme imkânı bulduk. Birkez daha açıkça gördük ki Antalya, ulaşımı ve konaklamaaltyapısıyla bu tür organizasyonlar için en uygun şehir. Yalnızca dün, aniden bastıran yağmurşa havanın azizliğineuğrayarak sırılsıklam eve dönebildik!
Evet , ATF Fuarı her yıl üzerine biraz daha bir şeylerkoyarak büyüyor ve hatta artık uluslararası arenadatanınırlığını artırıyor. ATF Antalya’nın önemli bir markasıhaline geldi. Başta fikir babası Selçuk Meral ve ekibine, ardından fuara katkı sağlayan Anfaş, sponsorlar ve tümkatılımcılara gönülden teşekkürler.
Şimdiden gelecek yılı heyecanla bekliyoruz…