Değerli okurlarım, 15-21 Aralık 2025 tarihinde Avrupa’nın ikinci büyük nehri olan Tuna’da seyahat etme imkanım oldu. Sizlere biraz Tuna nehrinden bahsetmek istiyorum. Tuna nehri 2850 km. uzunluğunda olup Almanya, Avusturya,Slovakya,Macaristan,Hırvatistan,Sırbistan,Romanya,Bulgaristan, Ukrayna ve Moldova gibi on farklı ülkeden geçmektedir. Hepinizin bildiği gibi Romanya topraklarında delta oluşturarak Karadeniz’e kavuşmaktadır. Tuna nehri ortalama 400 metre genişliğinde ve 7.5 metre derinliğinde muhteşem bir nehirdir.
Tuna nehri Almanya’nın Karaormanlar bölgesinden Donaueschingen kasabasından başlar ve yine bu kasabanın adını alarak Avrupa’da Donau ismiyle bilinir. Tuna nehrinin bu muhteşem su zenginliği yukarda saydığımız ülkelerden de karışan nehirlerle yaz kış nehir taşımacılığına ve de nehir seyahatlerine olanak sağlamaktadır.
Turistik nehir gemileri hakkında da şunları söyleyebilirim. Bu gemilerde değişmez kural olarak geminin en genişliğinin 11.4 m. Olmasıdır. Uzunluk konusu gemi yapım şirketlerine göre değişmekle beraber bunların da maksimum 150 veya 160 metreye kadar çıkmasıdır. Bu gemilerin alt kısmı bildiğimiz diğer gemi veya teknelerdeki gibi sivri olmayıp düz olmasıdır. Bunun sebebi geminin nehir üzerinde seviye farklılıklarında geminin yüzdürülebilmesini sağlayan havuz sistemlerinden rahat geçmesi ve de seyir edebilmesinin sağlanması olmaktadır. Bu gemilerde yolcu kapasitesi maksimum 140 ya da 150 kişi olmakta, toplam personelin de 40 ya da 50 kişi civarında olmasıdır. Ben bu gemilere butik gemiler diyorum. Devasa okyanus gemilerinin yanında yolcular ve çalışanlar arasında beşeri sıcaklığın çabuk oluşması da ayrıcalık olmaktadır.
Gemi ve Tuna nehri hakkında tabii ki daha çok söylenecek sözler var. Ancak bu konular değişik kaynaklarda isteyen herkesin ulaşabileceği kadar çoktur.
Gezimizi İzmir kökenli İnterworld seyahat acentasının organizasyonu ile gerçekleştirdik. İlk günümüz İstanbul havalimanından hareketle Almanya’nın Münih şehrine THY ile uçtuk. Münih’ten karayolu ile Passau şehrine ve tabii ki gemimize ulaştık. Gemimizi yüzen beş yıldızlı bir otel olarak tanımlayabiliriz.
İlk günümüz uzun yolculuktan sonra gemiye yerleşmekle geçti. İkinci günümüz Avusturya’nın tarihi başkenti Viyana’ya gitmekle başladı. Bu gezimizin ana teması “Tuna nehri Noel Pazarları” olarak belirlenmiştir. Yolculuğumuz sırasında uğradığımız şehirlerde özellikle bu pazarların nasıl planlandığı, organize edildiği, yaşandığını gözlemlemek yanında bizler de tabii ki yerel halkla birlikte aynı atmosferi yaşamak ve gözlemlemek durumdaydık. Özellikle şehirlerin meydanlarında oluşturulan noel pazarlarının cazibesi yanında şehirlerin noel ışıklandırmaları ve süslemelerini de gördük ve hatta aralarındaki farklılıkları ya da benzerlikleri yaşadık ve yorumladık.
Viyana’ya geç saatlerde girdiğimiz için çok fazla tarihi bina ve mekanlar göremedik. Sadece Ring Strasse dedikleri cadde üzerinde Parlamento Binası, Hofburg Sarayı, Belediye meydanındaki Noel pazarı ve Katedral’i gece gördük. Bu meydanın gece ışıklandırması, belirtilen binaların dış cephe aydınlatması ve insanların noel kutlamalarını izledik. Gece gemimize geri döndük.
Ertesi günü gemimiz seyir halindeyken tarihi Estergon’da teknik duruş yaparak tura katılacak misafirleri indirdi ve kendisi yoluna devam etti. Macaristan ile Slovakya’yı birbirinden ayıran Tuna nehri ve Estergon şehri 1543 yılında Kanuni Sultan Süleyman döneminde Türkler tarafından alınmıştır. Hepimizin duyduğu ve bildiği türkülere konu olmuştur. Tarihi Estergon kalesi ve Bazilika’yı tümüyle net bir şekilde görebilmek ve resim çekmek amacıyla iki ülke arasındaki köprüden geçerek Slovakya’ya geçtik. Tuna nehri karşı kıyısından kaleyi resimledik ve yeniden Macaristan’a geçtik. Muhteşem kaleye çıktık, kaleden Estergon şehrini resimledik, kiliseyi ziyaret ettik ve gezimizi tamamladıktan sonra kırkbeş dakikalık bir otobüs yolculuğu sonunda tipik bir Macar köyü olan Szentendre’ye vardık. Maksimum iki katlı evleri, kiremit çatıları, küçük ve güzel bahçeleriyle sevimli, şirin bir köy olduğunu söyleyebilirim. Nehir gemileri sayesinde bu köy tamamiyle turistik bir köy olma özelliğine kavuşmuştur. Uzun bir caddesi, karşılıklı dükkanlarıyla,düzgün yapılı ara sokaklarıyla ilgimizi çekti ve alış veriş yapma şansını elde etmiş olduk.
Yarın gemimiz Macaristan’nın başkenti Budapeştede olacak…..