ARJANTİN - GÜNEY AMERİKA GEZİ NOTLARI (8) PROF.DR. AHMET AKTAŞ

Değerli okurlarım, 25 şubat 2023 Cumartesi öğlen uçağıyla Santiago’dan hareket ettik ve yerel saatle Arjantin’in başkenti Buenos Aires havaalanına geldik. Arjantin 45 milyon nüfusuyla Güney Amerika’nın en kalabalık ve de toprak büyüklüğü olarak en büyük ikinci ülkesi olmaktadır. Arjantin denince hemen akla Tango, Maradona ve Messi gelmektedir.

Arjantin 300 yıl İspanyol egemenliğinde yaşarken aynı zamanda Portekizliler, İngilizler ve Fransızların da sömürü düzenlerinden nasiplerini almıştır. 1853 yılına kadar çalkantılı dönemleri yaşayan İspanyol asıllı Arjantin, geniş toprakları az nüfusa karşılık göçmen politikaları marifetiyle, endüstrileşme, ekonomik kalkınma, tarımda ilerleme, bilimde ve sanatta ilerle amaçlarıyla göçmenleri kabul etmeye başlamıştır. Bu nedenlerle Avrupa’dan göçmenler gelirken Osmanlı topraklarından da 100 bin göçmen Arjantin’e gelmiştir. Ve böylece Arjantin 20.yüzyıl başında dünyanın en zengin ülkelerinden biri haline gelmiştir.

Güney Amerika’nın kültür başkenti olan Buenos Aires”güzel havalar” anlamına gelmektedir. 1880 yılında resmen ülkenin başkenti olan Buenos aires, 43 tiyatrosu, 153 sineması ve 22 müzesiyle kültür başkenti özelliğini hakkıyla taşıyan 16.5 milyon nüfuslu bir metropoldür.

Havaalanından otelimize yerel rehber ve otobüsümüzle giderken yol üzerinde bir döviz bürosuna gittik. Rehberimiz ve yerel rehberimiz açıklamalarından öğrendiğimize göre Arjantin’de enflasyon yüzde yüz seviyelerinde ve de resmi kur ile serbest piyasa arasında oldukça fark olduğu ve bu nedenle de turistlerin dövizlerini serbest piyasadan bozdurmaları karlı olmaktadır. Devletin bu olaya serbest bakması da ilginçtir. Arjantin ekonomisini burada tabii ki tartışmayacağız. Ancak, genel düşüncem şu dur ki Arjantin’de bütün eğlence yerleri, AVM ler, restoranlar, doluydu. Devletin resmi kuru 1 dolar 270 peso iken döviz bürosunda bu 370 ya da 400 pesoya kadar değişebiliyordu.

İlk günümüz gecesinde Tango gecesine gittik. Bu mekan özellikle turistlere yönelik Tango Show’ların yapıldığı tarihi bir yapı.  Ertesi gün yemyeşil şehir olan Arjantin’in özgürlük meydanına gittik. Plaza de Mayo “Mayıs Meydanı” adını 1810 Mayıs devriminden almıştır. Bu meydanda başkanlık sarayı, Katedral, sömürge valisine ait olan yapı, diğer tarihi binalar bulunmaktadır. Mayo meydanında pembe renkli bina Casa Rosada, 1952  yılında Eva Peron’un balkona çıkıp halkı selamladığı ve de hayata veda ettiği yer olarak tarihe geçmiştir.

Mayo meydanına yakın bir yerde bulunan bir başka turistik ve de önemli bir alana gidiyoruz. Eski bir semt olan San Telmo, bir zamanlar zenginlerin mahallesiymiş. Kolonyal mimarinin hakim olduğu, kafeleri, barları, antikacıları, tango salonlarıyla ünlü olan bu semtte Pazar günleri de sokak pazarı kuruluyor. Şansımıza o gün de Pazar kurulmuş ve binlerle yerel halk ve turistler bu mekanda alış veriş yapıyorlardı.

Buenos Aires geniş bulvarları, tertemiz ve oldukça geniş park ve bahçeleri, mor çiçek açan dev Jakaranda ağaçlarıyla müthiş bir güzellik sergiliyordu. Sokaklarda, park ve bahçelerde başıboş gezen ne kedi ne de köpek gördüm. İnsanlar sere serpe yeşil alanlarda ve dev ağaçların gölgesinde keyif sürüyorlardı. Köpek sahipleri pak ve bahçelerde köpeklerini gezdiriyorlar, pisliklerini alıp poşete koyuyorlardı. Belediye başı boş köpekleri gördüğünde derhal toplayıp barınaklara götürdüğünü söylediler.

Buenos Aires’in şehircilik anlamında iki önemli yüzü var. Birinci yüzü tarihi dokularıyla bezenmiş, Avrupalı’lar tarafından kurulan tam bir Avrupa şehri özelliği gösteren caddeleri, sokakları ve bunların üzerine yapılmış binalarıyla, paralel cadde ve sokaklarıyla ilgi çeken yüzü, diğer taraftanda modern mimariyle bezenmiş diğer yüzü. Bu modern  ve yeni yüzü Plata nehrinin iki yakasında yer alan bir liman bölgesi olan Puerto Madero bölgesidir.

Gelecek yazımda Maradona’nın büyüdüğü ve top oynadığı La Boca-El Caminito bölgesinde görüşmek dileklerimle…..