Ünlü fransız matematikçi Andre Weil’in çok bilinen bir kuralı vardır. “Birinci sınıf insanlar, birinci sınıf insanlar ile çalışırlar. İkinci sınıf insanlar ise üçüncü sınıf insanlar ile çalışırlar”.
Günümüzde kendini yeteri kadar geliştirememiş ve kendine güveni olmayan bir çok yönetici ekiplerini oluştururken, gerçekten başarılı ve bu işe sorunsuz bir şekilde yapabilecek yetenektekileri işe almaz. Çünkü kendi işini iyi yapan ve işine sahip çıkan bu kişileri istedikleri gibi kolay müdahale ederek yönetemeyeceklerini düşünürler. Öyle ki; bu tür kişileri kendi koltukları için tehdit olarak bile görürler. Bunun yerine daha kolay yönetebileceği, yetkinlik olarak kendisinden daha düşük seviye de elemanlar ile çalışmayı tercih eder. Bu sayede tüm işleri yetki ve sorumluluk devretmeden kendin uhdelerinde toplama imkanı da bulmuş olurlar.
Bu tür yöneticilerin olduğu yerlerde kendisinden habersiz “sinek bile” uçmasını istemezler. Herşey den haberdar olmak isterler. O yüzden bu gibi yöneticilerin her zaman ekip içinde her zaman kendisine özel bilgiler getiren elemanı yada elemanları vardır.
Böylelikle etraflarını üçüncü sınıf insanlar ile doldururlar ve kendi kısır dünyalarında yaşayıp giderler. Her hangi bir sorun çıktığında ise, kalifiye eleman yok, bütçe yok, imkan yok gibi mazeretlerin arkasına sığınarak bahane üretirler.
Oysa birinci sınıf insanlar, ekiplerini oluştururken, mutlaka birinci sınıf insanlardan bir ekip kurarlar ve bu ekibe mutlaka yetki ile birlikte sorumluluk tanırlar. Bu kişiler buldukları bu uygun ortam ile özgürce fikirlerini söyleyerek yönetime katkıda bulunurlar ve ortaya çıkan sinerji ile harika işler meydana gelir ve bunun da sonucunda başarı %100 kaçınılmaz olur.
Birinci sınıf yöneticilerin koltuklarını kaybetme korkuları yoktur. Onların bir tesisten diğerine taşıdıkları ekipleri de yoktur. Onlar gittikleri yerde mevcut ekibi analiz ederek yapacakları ufak dokunuşlarla ve değişiklikler ile kendi ekiplerini kolaylıkla oluştururlar.
Birinci sınıf yöneticiler aynı şeyi kendi astlarından da beklerler ve uygulamalarını sağlarlar. Birinci sınıf yöneticiler “ekip ile gelenlerin, ekip ile gittiklerini” hiç akıllarından çıkarmazlar.
Birinci sınıf yöneticilerin çalıştığı birinci sınıf insanlar bir sorun meydana geldiğinde üst yönetime bu sorunu “kendi çözüm önerileri” ile birlikte iletirler. Oysa ikinci sınıf yöneticilerin çalıştığı üçüncü sınıf kişiler ise bir sorun meydana geldiğinde sadece üstlerine rapor ederler, “bu konuda senin fikrin ne?” sorusuna ise genellikle “ben bilmem” diye cevap verirler. Her zaman çözümün değil, sorunun bir parçalarıdır. Onların en büyük misyonları bunu rapor etmektir ve ettikleri an görevlerini huzur içinde yerine getirdiklerine inanırlar. Hatta sorun devam etse bile neden birşey yapmadığı? sorulduğunda en çok verdikleri cevap “efendim size rapor etmiştik” şeklindedir.
Peki biz nasıl bir yöneticiyiz? Bunu nereden anlayacağız? diye soruyorsanız onun da cevabı çok basit. Yönetim ile alakalı çok güzel özlü sözleri bulunan büyük yönetim gurusu Jim Rohn’un dediği gibi “İnsan, birlikte en çok zaman geçirdiği beş kişinin ortalamasıdır”. Aradığınız cevap etrafınızda ki bu beş kişide gizli...