Geçtiğimiz haftalar da yazdığım köşe yazılarında otellerin ilginç pazarlama stratejilerini ve bu yolla elde ettikleri tanıtım ve gelir avantajlarından bahsetmiştim.
Kısaca hatırlatmak için “Dünyanın En Kötü Oteli” olarak kendini ilan eden Amsterdam daki “Hans Brinker” oteli ilk bakışta iğrenç gelecek posterler ve sloganlar kullanarak yolunda gitmeyen otel doluluklarını insanların ilgisini çekerek arttırmayı başarmışlardı.
Yine Almanyanın Kaiserslautern şehrinde bulunan Alcatraz Oteli de hapishane tecrübesi yaşamak isteyen misafirlere bu hizmeti sunuyordu. Bir başka ilginç otel uygulaması da “Herşey Hariç” konseptine sahip San Diego’daki Rancho Bernardo Inn oteliydi. Bu otelde de normal standart otel fiyatı 219 dolardan başlıyor, oda da sizin istemediğiniz her türlü ürün ve hizmet için bu fiyattan indirim yapılıyordu. Sunulan çılgın seçenekler ile bu fiyat 19 dolara kadar düşüyordu. Bu oteller hakkında detaylı bilgileri yukarıdaki mavi ile işaretli altı çizili yerleri tıklamanız yada www.turizmdays.com da ki eski köşe yazılarımdan ulaşabilirsiniz.
Şimdi geçtiğimiz günlerde turizm haber sitelerine yine benzer bir pazarlama ve fark yaratan uygulama örneği olarak “1 dolara otel” haberleri düşmeye başladı. Haberin detaylarına baktığımızda; Resmi adı Asahi Ryokan olan ama yaptığı bu uygulama nedeniyle adı “one dolar hotel”e çıkan Japonya’nın Fukuoka şehrinde bir otelin ilginç uygulamasından bahsediliyordu.
Aslında uygulama oldukça basitti. Otel işletmesi var olan odalardan sadece 1 tanesini geceliğini 1 dolardan kiralıyordu ve bu işlem için sadece bir şartı vardı. Bu konaklamayı otelin youtube kanalında canlı olarak yayınlamak. Böylelikle diğer odalardan kazanamadığı paraları, canlı yayında alacağı reklamlar ile elde etmeyi ve bu uygulama sayesinde otelinin tanıtımını yapmayı düşündüğünü otel yöneticileri ifade ediyorlar.
Tahmin edebileceğiniz gibi tuvalet ve banyolar da kamera yok. Yine misafirler üstlerini kameranın göremediği bir köşede değiştirebiliyorlar. Başkalarının özel hayatını merak etme içgüdüsü ne kadar etkili olur ve bu uygulama ne kadar başarı sağlar pek bilmem ama bu uygulamayı okuyunca aklıma yıllar önce Sevgili Ali Poyrazoğlu’ndan duyduğum temelin fıkrası geldi. İzninizle bu haftaki yazımı da bu fıkra ile tamamlayayım.
Temelin yolu bir gün Avrupa da bir otele düşer. Otele giriş işlemlerini yaptıktan sonra, odasına çıkar ve soyunup dökünüp dinlenmeye başlar. Biraz zaman geçtikten sonra kapı çalar. Açar bakar elinde birçok güzel hazırlanmış bir meyve tabağı ile bir otel görevlisi. Ben sipariş etmedim der önce ama, “otelimizin ikramı” der gelen görevli ve Temel kabul ederek içeri alır meyveyi. Bir müddet geçtikten sonra yine kapı çalınır ve yine aynı garson bu sefer elinde “çok özel bir şarap şişesi”. Temel yine ben istemedim der ama aynı diyalog tekrar eder. “otelimizin ikramı efendim” der gelen görevli ve temel bu ikramı da kabul eder. Allah Allah nasıl bir otele geldim? İstemeden ne kadar güzel yiyecek ve içecekler ikram ediyorlar diye düşünürken; kapı üçüncü kez çalar ve Temel açar bakar ki; “Bir afet-i devran” kapıda. Buyurun hanımefendi ne istemiştiniz? diye sorar Temel. “otelimizin ikramı” der ve içeri girer bayan. Temel pek şaşkın ama bir o kadar memnun bir şekilde geceyi geçirir. Ertesi gün sabah resepsiyona iner hesabı ödemek için, resepsiyondaki görevli “Aman efendim ne hesabı” der ve bir zarf uzatır. Temel zarfı açar bakar içinde 1000 euro para. Nedir bu? diye sorar. “Efendim otelimizin ikramı” cevabıyla karşılaşır yine. Olanca şaşkınlığıyla zarfı alır cebine koyar ve otelden ayrılıp yola koyulur. Tabii varır varmaz bu ilginç hikayeyi en samimi arkadaşı Dursun’a anlatır. Dursun da anlatılanlara inanamaz ama otele gitmekten de kendini alıkoyamaz. Ertesi gün otelde alır soluğu. Bilinen hikayeler Dursun’un da başına gelir, odaya çıkar çıkmaz önce meyve, sonra içki ve en son çok güzel bir bayan gelir ve Dursun Temelin aksine hiç zorluk çıkarmaz, Daha kapı çalar çalmaz kapıyı açar Dursun ve “otel ikramı değil mi?” diye sorar. “Evet” cevabını alınca hiç zorluk çıkarmadan hepsini içeri alır ve yine sabaha kadar mutlu mesut vakit geçirir. Ertesi sabah hemen resepsiyonda alır soluğu, daha hesabı bile sormadan zarf uzatılır kendisine o da yine “biliyorum otelinizi ikramı der” ve uzatılan zarfı alır. Açar bakar içinde sadece 100 euro. Der ki; “İyi ama bir yanlışlık olmalı. Dün gelen arkadaşıma 1000 euro verdiniz bana neden sadece 100 euro”. Resepsiyondaki görevli kibarca cevaplar; “Bir yanlışlık yok efendim. Arkadaşınızın ki; canlı yayındı. Sizinki banttan”
Kalın sağlıcakla...