Kurlar Yükleniyor...
articledummy

Tesisler Güzel Ama İnsan Yönetimi Az

Geçmişin Turizmi: Zanaatkârlar Çağı (Bölüm 1)

Değerli Turizm Okurları,

Kısa bir molanın ardından sizlerle olmaktan çok mutluyum. Şöyle bir başlangıç yapmak isterim. ’NEREDEN NEREYE!’ Hey gidi günler hey!

Sanırım Turizm Antalya bölgesinde 1960’lı yıllarda başladı. 1990’lar ve 2000’li yıllarda Antalya bölgesi ciddi bir büyüme göstererek kaliteyi ve lüksü bir araya getirerek dünyada ismini iddialı bir şekilde ortaya koydu. Nice başarılı konseptlere imza atıldı. Dünya bazı yeni trendleri burada duymaya başladı.

Tesisler belki bugünkü kadar devasa değildi ama dönemine göre gayet şatafatlıydı. Bir GARSON, bir RESEPSİYONİST, bir AŞÇI, yani aslında otelin her bölümünde çalışan kişiler adeta devlet memuru olmaktan daha değerliydi. Herkes kendi departmanının KAHRAMANLAR idi. Zanaatkârlar idi. Ve geleceğin MENTÖRLERİ idiler. MÜDÜRLER zaten TANRI ve TANRIÇALAR!

Turizm büyürken, kalite nereye gidiyor?

O dönemi yaşayanlar, hâlâ o günlerin özlemini duyuyordur. Çalışanlar kendilerini yetiştirmek için çok çaba sarf eder, üst kademe çalışanları onların kariyer planlarını çizer o plana göre alttakileri yetiştirirdi. Nitekim bana göre otelcilik sektörünün ve Akdeniz çanağının bu kadar şöhretli olmasının en büyük sebeplerinden bir tanesidir. Çalışanlar kendi evinde misafir ağırlar gibi hizmet ediyordu, bu sebeple gelen misafirler tekrar tekrar, defalarca aynı tesislere gelir, ailesi gibi gördükleri insanlarla yine birlikte olmak için bir sonraki yılın tatil planlamasını döner dönmez yapardı.

Peki Ya şimdi!

Daha büyük, daha teknolojik tesisler var. İşleri yürütmek daha kolay. Öğrenmek ve öğretmek hiç olmadığı kadar erişilebilir. Ama... o eski ruh, o kalite, o ustalık nerede?

Şimdi bunu okuyan birçok okurumuz, Sezonluk İşcilik, düşük ücretler, patronların baskıları, her krizde personelin ilk olarak gözden çıkartılması gibi cevaplar verdiklerini duyar gibiyim. Bu sebeplerin hepsi doğru olsa bile, yapılan ve yapılacak işlerin daha az kaliteli olacağı anlamına gelmiyor. Bir işin olmaması Zanaatkâr her daim hakkettiğini alır. Hem maddi, hem manevi. Çünkü zanaatkârlar kendi değerini kendileri biçer.

Ne yapmalı?

Bugün yönetici ile çalışan arasında hem maddi hem tecrübe açısından fark kalmamış durumda. Bu da bizi çözülmeyen sorunların tekrarlandığı bir kısır döngüye sokuyor. Sürekli karanlık bir yolda yürür gibi sağa , sola çarpıp duruyoruz.

Sorun sadece "yönetim tarzı" değil, bir bakış açısı eksikliği. Eğer bir yönetici, kendini geliştirmek ister ve bu yolda örnek olursa; ekibindeki çalışanlar da kendi gelişimi için çaba harcar. Mentörlük ve yön göstericilik geri dönerse, belki de geçmişten çok daha iyi bir turizm kültürü inşa ederiz.

Bu ifadeler istisnai olanlar için değil. Çünkü istisnalar kaideyi bozmaz bilirsiniz.

Değişim Mümkün mü?

Hiçbir zaman geç değildir. Değişim her an ve kişiseldir. 

Yayın Tarihi
04.08.2025
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla