Değişim başladı.
Değişimin ayak sesleri yazımda ABD’nin yeni stratejisinin ilk adımlarını paylaşmış, küreselleşmenin farklı bir boyuta doğru gittiğini belirtmiştim.
Bu stratejinin önemli bir adımı daha atıldı.
Trump, geçtiğimiz hafta çelik ve alüminyum ithalatından dolayı da gümrük vergilerinin arttırılacağını twitter hesabından duyurdu.
Bahsettiği ürünler sıradan ürünler değil. Birçok alanda kullanılan ve dünya ticaret hacminde önemli paya sahip ürünlere dönük bu hamle ticari savaşları da açıkça ortaya çıkarmış oluyor.
Zaten Trump’ta twitter hesabında ticaret savaşları iyidir ifadesine yer vermekten de çekinmemiş.
ABD’nin kendi içine dönüşünün elbette birçok sonuçları olacak. Her şeyden önce çelik ve alüminyumdaki atmış olduğu bu adımla sadece birkaç ülkeyi veya bölgeyi değil, dünyayı da karşısına almış oldu.
Avrupa Birliği, Uzakdoğu ve tüm bölgeler bu karardan dolayı olumsuz etkilenecekler.
Emtia fiyatlarındaki dengelerde bozulacaktır. Tüm dünyanın ABD’nin bu yaklaşımına sessiz kalmayacağı ve bazı görünür görünmez adımlar atacağı da aşikâr.
Bunları zaman içinde göreceğiz. Karşı hamlenin en başında AB ve büyük devletler (Rusya, Çin Japonya) açıkça, ABD mal ve hizmetlerinin pahalılaşmasını isteyeceklerdir.
Başka bir ifade ile doların değer kazanması konusunda ortak bir noktada buluşmuş olacaklardır.
Dolayısı ile ticaret savaşının içinde kur savaşları da daha çetin ve zorlu geçecek.
ABD’nin küreselleşme karşıtı bu adımlarının yanı sıra, ekonomik krizden çıkışa ilişkin yapmış olduğu hamlelerde dünyayı etkisi altına almış durumda.
ABD Merkez Bankası FED’in bu yıl içinde alacağı faiz artırım kararları, tahvil alım programı ile FED bilançosunun küçültülmeye (piyasadaki fazla para miktarının azaltılması) başlanacak olması tüm ülkeleri de makro ekonomik yönden de etkileyecektir.
Bu gelişmelerin elbette turizm sektörünü kısa ve orta vadede önemli etkileri olacaktır.
Kısa vadede olmasa bile doların orta vadede değer kazanması kaçınılmaz görünüyor.
Dolayısı ile Euro bazlı geliri olan ve borçlanması, mal ve hizmet alımı dolar olan işletmelerin bu gelişmeyi dikkate alması gerekiyor.
Önceki dönemlere nazaran özellikle bu yıl euronun, Türk lirası karşısında dolara göre daha az değerlenmesi, geçmiş dönemlerdeki kazançları kadar bir artış sağlamayacağı öngörülüyor.
Özellikle faiz artırımları ve dolar miktarındaki azalmanın da etkisi ile yılın son çeyreğinde bankaların kredi imkanları ve koşullarında da birçok işletmenin zorluklarla karşılaşma ihtimali söz konusu olacaktır.
Bu yüzden turizm sektörü bu yılı çok iyi değerlendirmeli, yeni yatırım kararlarını dikkatli bir şekilde gözden geçirmeli, sezon sonunda olabildiğince işletme sermayesini ve likiditeyi güçlü tutmaya çalışmalıdır.