Kurlar Yükleniyor...
articledummy

Döviz kurlarını yakından izlemek gerekiyor

2019 yılı sezonunu tamamlayıp 2020 yılını karşıladığımız şu günlerde, geçmişi geride bırakıp geleceğe dönük beklentilere odaklanmaya başladık. Önceki yazılarımda da belirttiğim gibi her gelen yeni yıl fırsat ve riskleri ile beraber geliyor. Bu fırsatları ve riskleri doğru anlayabilen firmalar üstün ve zayıf yanlarını da dikkate alarak yeni sezona daha donanımlı ve hazırlıklı giriyorlar. Tabi Thomas Cook’un iflası gibi net olarak öngörülmesi zor gelişmelerde elbette yaşanıyor. 

Yılı turist sayısı, sağlanan gelir vb. beklentilerin üzerinde olumlu şekilde tamamlıyoruz. Ancak turizm sektöründe elde edilen karlılıklara ilişkin alt sektörler bazında karışık bilgiler geliyor. Sezonu değer zincirinde hangi alt sektörlerin karlı ve verimli bir şekilde tamamladığını, borçlanmaların ne düzey geldiğini, şirketlerin yıl sonu mali verileri ile birlikte daha rahat göreceğiz. 

Yaşanan gelişmeleri ve sayıları hep birlikte değerlendireceğiz ve bunlardan geleceğe dönük önemli dersler de çıkaracağız. Ancak bunları değerlendiremeye başlamadan önce, sektörde tüm firmalarımızı etkileyen sistematik risk unsurları üzerinde durmakta yarar görüyorum. Bu risklerin başında yeni uygulamaya konulan konaklama vergisi, girdi maliyetlerindeki artış, kurdaki dalgalanmalar geliyor. Önümüzdeki dönemde birçok sistematik risk unsurunu değerlendireceğiz. Öncelikle bunların en başında gelen ve her yıl ülkemiz ekonomisini derinden etkileyen döviz kurlarındaki dalgalanmalara ilişkin beklentilere değinmek istiyorum. 

Bildiğiniz üzere geçen yılın Ağustos ayı başında rahip krizi ile başlayan kurlardaki artış, ülkemizin ekonomisine önemli boyutta zarar verirken, başta turizmciler olmak üzere ihracatçıların gelir ve karlılıklarını olumlu etkilemişti. Tabi kurdaki artış daha sonra enflasyona sebebiyet vererek, izleyen aylarda girdi maliyetlerindeki artışa yol açmış, sonrasında kurların bir miktar geri çekilmesine karşılık, maliyetlerin geriye gelmemesi nedeniyle de otellerin 2019 yılı karlılıklarının olumsuz yönde etkilenebileceği yönünde bazı değerlendirmelerde bulunmuştuk. 

Hepimizin bildiği gibi turizm sektörü faaliyet karlılığını hedeflerken, kimsenin de açıkça ifade etmediği ancak herkesin de beklenti içinde olduğu konu kurların artış eğiliminde olacağıdır. Çoğu zaman beklenen turist sayısına ve hedeflenen satış rakamlarına ulaşılamamasına rağmen kurlardaki artış, sektörün karlılık hedeflerini yakalamasına kimi zamanda aşmasını sağlamıştır.  Çünkü gerek dünyadaki gelişmeler ve gerekse makro ekonomik bazı dinamiklerimizdeki kırılganlıklarımız, birey ve kurum bazında döviz kurularının devamlı artacağı algısını oluşturmuş ve gerçekten de kurlardaki bu dalgalanmalar bu algıyı da haklı çıkartmıştı. 

Birçok arkadaşım bana kurların ne seviyelerde olacağı konusunda sorular soruyor. Elbette bunu kestirmek birçok ekonomist açısından zor olduğu gibi (ekonomist de değilim) benim açımdan da ön görülebilmesi oldukça zor. Ama “Dünyada kur seviyelerini ilgilendiren gelişmeler ve makro ekonomik verilerdeki verilere baktığımda kurlarda çok ciddi boyutta bir dalgalanma öngörmüyorum. Ancak siyasi, jeopolitik ve ABD, Rusya gibi ülkelerle olan ilişkiler, kurların sevilerini belirlemede önemli rol oynayacaktır” diyorum. Eğer bu gelişmelerin olumsuz yönde seyredeceği yönünde inancınız var ise tabii ki kurlarda artış beklemeniz gayet doğal. Gelecek yıl bu gelişmelerde olumsuzluk ve makro ekonomik verilerde önemli bir değişim yaşanmadığı sürece kurlarda yüksek boyutta dalgalanmanın olasılığı da düşmüş oluyor.

Kurlarda dikkate almamız gereken başlıca makro ekonomik gelişmelerin başında;

    -Dünyada beklenen büyümenin yakalanamaması nedeni ile ABD, Avrupa ve Japonya merkez bankalarının genişlemeci para politikasına devam ediyor olmaları,
    -Cari açığın azalmış olması, (30 milyar doların üzerindeki cari açık döviz kurları açısından bizi kırılgan hale getiriyor)
    -Dış borç stokundaki artışın durması ve gerilemeye başlaması geliyor. 

Cari açık ve finans kesimi dışındaki şirketlerin yabancı para borcundaki değişimi yıllar itibariyle sunan grafikler sanırım ifade etmek istediğimi daha net gösteriyor. Gelecek aylarda cari açık rakamının artış/azalışına odaklanmamız gerekiyor.

Sonuç olarak bazı iyileşmelerin olmasına rağmen yukarıda da değindiğim siyasi ve jeopolitik gelişmelerdeki potansiyel riskler kur riski yönünden iyimser olmamı engelliyor. Ama makro ekonomik verilere (kurlarla ilgili) baktığımda ekonomimizin kur ataklarına karşı önceki yıllara göre daha dayanıklı olduğunu da görüyorum.
 

Bu arada gelecek yıl Kapadokya Üniversite’sinde Öğretim üyesi olarak belirli zamanlarda Sivil Hava İşletmeciliği bölümünde dersler vereceğim bilgisini de sizlerle

paylaşmak istiyorum.

Yayın Tarihi
09.12.2019
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Kayıtlı Yorumlar
mükemmel

ferda erdem 09.12.2019

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla