Kurlar Yükleniyor...
articledummy

KATILIM BANKALARININ ROLÜ

En çok tartıştığımız konularından birisi faizlerin geldiği seviye ve ülke ekonomisine yansımaları. Birçok tedbir ve önleme rağmen faizlerdeki artışın önü alınamıyor. 

Faiz seviyelerindeki bu gidişat gün geçtikçe işletmelerin borç yükünün artmasına yol açtığı gibi, onları borç faiz sarmalına doğru çekiyor. Makro boyutta faizleri aşağıya çekecek birçok adım söz konusu ancak görünürde bir gelişme yok. 

Diğer yandan işletmeler ve ekonominin diğer aktörleri de bu konuda bazı adımlar atabilirler. Bu noktada aslında Katılım Bankalarına da önemli bir görevler düşüyor. 

Son yıllarda adını daha sık duyduğumuz “Katılım Bankacılığı” faizsiz bir sistem olarak finans sektöründe yeni bir faaliyet türü olarak karşımıza çıkmaktadır. 

İktidar da Katılım Bankacılığının önünü açmak ve finansal sistemdeki payını arttırmak amacıyla birtakım adımlar atmaya başladı. Gelecek dönemlerde de Katılım Bankalarının sayı ve hacim olarak daha da büyüyeceği tahmin ediliyor.

İslam dininde faiz haramdır, dolayısı ile Katılım Bankaları özellikle faize hassasiyet gösteren kişi ve kurumlara ait fonların da bankacılık sistemi ile ekonomiye aktarılmasını sağlamaktadırlar. Günümüzde;

-Türkiye Finans Katılım Bankası,

-Albaraka Türk Katılım Bankası,

-Kuveyt Türk Katılım Bankası,

-Ziraat Katılım Bankası ve 

-Vakıf Katılım Bankası bahsi geçen kapsamda faaliyetlerini sürdürmektedirler.

Özünde faizsiz finansman prensibi ile çalışan katılım bankaları, elde edilen kar veya zararı tasarruf sahipleri ile paylaşmaktadırlar. Ancak parasını bu tür bankalara yatırıp da zarar etmiş ya da piyasadaki banka faizinin çok üzerinde bir kar payı almış bir tasarruf sahibi ile henüz karşılaşmadım. 

Diğer yandan bu kurumlardan finansman yoluyla kaynak elde etmiş kişi ve şirketlerinde banka kredi faizlerine göre çok daha yüksek/düşük bir maliyet ile kredi kullandıklarını da pek görmedim. (Bazı istisnalar olabilir). Bahsi geçen bu tür sözleşmeler; Murabaha (maliyet artı kar marjı satış),İcara (kira finansmanı), Selem (ileriye dönük satın alma) ve istisna (üretim sözleşmesi) olarak tanımlanmaktadır.

Sonuç olarak gerek kaynak temini ve gerekse bu kaynağın kullandırılmasında Katılım Bankacılığında da işlev olarak piyasa faizleri seviyesinde getiri ve maliyetler söz konusu olmaktadır. Dolayısı ile sisteme birçok haklı eleştiriler de gelmektedir. Bu yönüyle kar paylı sistem detaylı olarak tartışılabilir. 

Ancak Esas gelmek istediğim nokta Katılım Bankacılığının başka sözleşme türlerini sizlerle paylaşmak. 
Faizsiz bankacılık sisteminde mudaraba (emek-sermaye ortaklığı) ve muşakara (kar/zarar ortaklığı) olarak adlandırılan gerçekten de kar veya zarara ortak olan bu tür sözleşmeler de yer almaktadır. 

Bu sözleşmeler aslında gerçek anlamda projeye veya yatırıma ortak olmakta, günün sonunda oluşacak kar veya zararı da paylaşmaktadır. Ama her nedense Katılım Banklarında, bu tarz sözleşmelerin payı diğer kar paylı sözleşmelere nazaran oldukça düşük seviyededir. 

Katılım Bankaları birtakım nedenlerle kar zarar ortaklığı sözleşmelerini tercih etmiyor olabilirler. Ancak mudabara ve muşaraka türü sözleşmelerin makro ekonomik boyutta faiz seviyesinin aşağıya çekilmesinde kesin çözüm olamamakla birlikte olumlu yönde katkı sağlayacağı açıktır. 

Dolayısı ile işletmelerin gerçekten kar/zarara ortak olan sözleşmeleri tercih etmelerini, projelerini Katılım Bankalarına sunarak bu yönde ısrarcı olmalarını öneriyorum.

Yayın Tarihi
21.01.2018
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla