Gerçekler ve beklentiler…

Aslında bakılırsa yine de bu kadar turist ağırladığımıza sevinmeliyiz. Bölgemizde, hatta bunu genele vurup ülkemizde o kadar yanlışlar var ki, nereden başlasam, neyi anlatsam bilemiyorum…

Aklıma gelenleri ve bizzat yaşadıklarımı anlatarak Türk turizminin nereye gittiğini veya hangi yöne gitmemesi gerektiğini söyleyeyim.

2022 yaz sezonu genel anlamda çok güzel geçiyor, tur operatörü memnun, incoming acentesi memnun, otelci memnun. Ama en çok memnun olan uçak şirketleri…

Bu bağlamda yaşanan bazı olaylar, tüm bu güzelliklere gölge düşürüyor. Otel sahibinin müşteri ile tekme tokat kavga etmesi, olaya jandarmanın müdahil olması, arkasından Alman basınının bu olayda yer alması yine başka bir otelin gece müdürünün müşteriyi tekme tokat dövmesi ve basında yer alması tabi ki imajımızı çok zedeliyor. Ama halen bir oteli işletmeyi bilemeyen yöneticilerin yaptıklarından dolayı rezil olmamız kabul edilir değil.

Neler oluyor? Neden bu hırçınlık? Hizmet sektöründe çalıştığımızı unutuyoruz herhalde.

Böyle vakalara karışan kişilerin derhal turizmden uzaklaştırılması gerek. Bu kişiler Türkiye imajına zarar veriyor ve canla başla çalışan bu kesimin işine balta vuruyor.

Sorun sadece bu kişilerde değil, toplumumuz da halen bazı olayların ve olması gerekenin farkında olamıyor. Son zamanlarda, artan kirlilik yani sokağa atılan çöpler, pet şişeler ve yol kenarlarında biriken çöpler hiç gözünüze takılmıyor mu? Her tarafın moloz yığınları ile dolu olması ve kavşakların veya trafik ışıklarının yanlarının çöp yığınları haline gelmesi sizi hiç rahatsız etmiyor mu?

İnsanlar cahilleştikçe, okumadıkça, öğrenmeye açık olmadıkça kendilerinde sokaklara çöp atma hakkını görüyor, gözünü kırpmadan aracın camını açarak dışarıya çöp fırlatabiliyor. Maalesef bu kirlilik Mavi bayraklı plajlarımızın önüne geçiyor.

Akdeniz çanağının en güzel otellerine sahip ülkemiz, maalesef bir moloz, çöp ve pislik olgusunu üzerinden atamıyor. Her yerde bir moloz yığını. Toz –toprak içinde kalmak artık hayatımızın sanki bir geleneğini haline geldi.

Burada sorumluluk sahibi olan herkesi göreve davet etmek istiyorum. Bir tane Türkiye var ve onu da korumamız ve yaşatmamız gerek.

Biraz da iş konuşalım…

Yaz sezonu beklentilerin üzerinde geçiyor. Sene başında oluşan olumsuz tablo gitti, yerine günlük güneşlik bir sezon geldi.

6 hafta sonra resmi olarak kış sezonuna gireceğiz. Aldığımız duyumlara göre kış sezonundan beklentiler çok yüksek. Herkes Almanların evde kalmayıp kışı Türkiye’de geçireceğini düşünüyor….

Bence düşünmüyorlar, sadece hayal ediyorlar… Tabii ki kim istemez kışın da otellerin dolu olmasını. Ama maalesef, bu acı gerçeği de söylemek gerek. Türkiye kış turizmine uygun bir ülke değil yani bir kayak ülkesi değil. Otellerimizin % 80’i kış için uygun değil, uygun olsa bile bu maliyetlerle kışın oteli nasıl açık tutacak, nasıl ısıtacak ne yemek verecek.

Gelen turisti memnun etmek hepimizin görevi, ancak unutulmaması gereken şu gerçekler var;

• İklim artık eski iklim değil. Bol yağmurlu ve soğuk kış günleri yaşıyoruz Antalya’da
•  
• Devletinden yardım almasına rağmen acaba Alman turist tatile gider mi? Yoksa dişini sıkıp evde mi kalır?
•  
• Türkiye’de yapacağı tatil için harcayacağı para ile aynı şartlarda tatil boyunca güneş garantili Mısır’da da tatil yapabilir.
•  
• Son günlerde gündem olan uygun fiyatlı paketlerle gelen Turist ne kadar mutlu olacak?
•  
• Uygun paketli turla gelmeyip, standart bir tatil satın alsa da bunun fiyatı çok yüksek olacaktır.

Yani kısacası kışın büyük bir beklenti içerisine girmeyelim. Her sene Türkiye’ye gelen Avrupalı turist sayısında anormal bir artış olmaz.

Odaklanmamız gereken bir 2023 yaz sezonu var. Sezon nasıl geçecek, maliyet artışları nasıl karşılanacak, seçim sürecini Türkiye nasıl atlatacak bunlara kafa yormamız gerek.

Bunları kontrol edersek turist sayısı da kendiliğinden artar.