Diye başlamak istemezdim, ama maalesef yine beceremiyoruz, yine yapamıyoruz demekten başka seçeneğimiz yok.
Düşünsenize… Dünyanın neresinde devam eden bir sezon veya süreçte vergiler artırılıyor ve 4 gün sonra uygulamaya konuluyor?
Hangi akla veya mantığa sığar bu? Yapılan sözleşmeler veanlaşmalar var. Bu uygulamadan doğacak olan farkı hatta zararı kim karşılayacak??
Bundan etkilenecek olan sektör neden sesini çıkarmıyor?
Konaklamada artacak olan KDV’yi otelci kime nasıl fatura edecek? Hiçbir tur operatörü bu farkı kabul etmez. Ama bunu daha önce de yaşadık. Düşünmeden ortaya atılan konaklama vergisi veya müze girişlerinin bugünden yarına zamlanması ve bu tür uygulamalar sanırım ülkemize has bir davranış.
Planlama, ön görü, ve sonuçlandırma diye bir kavram maalesef bilinmiyor. Tabii sadece yukarıda saydığım vergiler değil bizi meşgul eden, birçok farklı örneğini gördük bugüne kadar.
Ama dediğim gibi kimsenin sesi çıkmıyor.
Konaklama fiyatlarımız Akdeniz çanağında üst seviyede seyrediyor, bu herkes tarafından bilinmekte ama yine de ısrarla ‘’dik durmak adına‘’ indirime gidilmiyor. Gördüğümüzo ki bu sezon otellerimiz aksiyonlarla satılıyor. Uçak şirketleri bile fiyatlarını revize ediyor ama bazı bölgelerdeki otellerimiz halen olayın farkında değiller. Aldığımız bir başka duyum ise bazı bölgelerdeki otellerin fiyat indirimine gitmek yerine tur operatorlerine uçak katkı payı verdiği yönünde.
Gelecek olan turist (bu tüm Avrupa’yı kapsıyor) Türkiye’deki bir tatile verecekleri para ile ya Dominik Cumhuriyeti’ne yada Maldivler’e gidebiliyor. Siz olsanız hangisini tercih edersiniz? Otelinizden çıktığınızda bir çöplük içinde kendinizi bulmak mı yoksa palmiyeler ve küçük kafeler arasında mı olmak istersiniz? Maalesef kıyaslama bu şekilde yapılıyor.
Her neyse bazı pazarlarda zor bir sezon yaşıyoruz ve bu konudaki tek tesellimiz pazar yelpazesinin son yıllarda yatırım yaparak genişletilmiş olmasıdır. Burada hem tur operatörlerini hem otelcileri kutlamak gerek.
**
Bir baska konu ise, Çevre ve tarihi yerlere olan duyarlılığımızin dudak uçuklatıyor olması.
Geçen hafta yolum Göynük kanyonu ve Phaselis Antik kentine düştü.
Göynük kanyoununa giden yol, içler açısı; toz duman, çukurlar, kazılan yerler, yapılamayan yollar... Temmuz sonuna geldik neredeyse, hala yol yapımı ile uğraşıyoruz. Neden bunun zamanlamasını yapamıyoruz?
Phaselis Antik kenti ve plajlarını; tek bir cümle yazmak istiyorum. En kısa zamanda Phaselis Plajları’na Müze Kart ile giriş yasaklanmazsa, yakında Phaselis Antik kentini göremez hale geliriz, çöp içerisinde kaybolur gider. Bu kadar net.
**
Bunun dışında Alman pazarı ile ilgili bazı konulara da değinmek istiyorum.
Bilindiği üzeri RTK ile tur operatörleri arasında aylardır süren bir çekişme var. Ve birçok tur operatörü RTK ile çalışmayı bitirerek birlikten ayrıldı, yasal süreç halen devam ediyor. Baskılar üzerine DRV yönetiminde olan Ralf Schiller ve Thomas Bösl görevlerinden istifa etmek zorunda kaldılar. Olayların nereye varacağı henüz bilinmiyor ama dikkatle izlemeye devam ediyoruz.
Almanya’da yayınlanan bir habere göre 2018’den bu yana kapanan seyahat acenta sayısında büyük bir artış var. 90’lı yıllarda neredeyse 16.000 olan Almanya’daki seyahat acenta sayısı 2018’de 11.303e, 2019’da 10.900a ve 2022’de ise 8.800e kadar düşmüş.
(Söz konusu veriler yalnızca klasik seyahat acentalarınıkapsamaktadır)
Pandeminin etkileri ile birlikte online satış kanallarının artması ve genç nüfusun da daha çok online’a yatkın olması bunların başlıca sebepleri.
Almanya’daki klasik seyahat acentalarını ciroları buna paralel olarak da düşmüş. 2018’de 26.9 milyar Euro olan seyahat cirosu 2022‘de 15.3 milyar Euroya kadar inmiş. Yine de genel olarak bir ciro kaybı yok, zira o kayıp OTA (Online Travel Agency)lara doğru kaymış oldu.
Almanya’daki seyahat acentaları yılın ilk 4 ayında %20 daha fazla ciro yaptılar ancak 2019 yılına kıyasla %10 daha az seyahat paketi sattılar.
**
Bizim yapmamız gerek tek şey umudumuzu kaybetmeden yolumuza devam etmek ve sezonu en iyi şekilde değerlendirmek.