Yıllardır hep söyleyegeldiğimiz ama ne yazık ki uygulayamadığımız bir durum. Neden uygulayamıyoruz?! Çünkü çok turist gelsin de nereden nasıl geliyorsa gelsin anlayışındayız.
Yani turist sayısı bizim önceliğimiz.
Bir taraftan turist başına düşen ortalama gelirimizi (900 dolar civarında) arttıramadığımızdan yakınıyorken diğer taraftan artan turist sayımızdan mutluluk duyuyoruz.
Her fırsatta vurguladığımız üzere DOĞRU FİYATLAR ile satış yapamadığımız sürece iş bizi kaçınılmaz olarak sürümden kazanmaya zorluyor. Ancak sürümden kazanmak meselesi sürdürülebilir turizm adına çok dikkat etmemizi gerektiren hassas bir konu. Çünkü hiç kuşku yok ki güzel ülkemizin kaynakları kesinlikle sınırsız değil.
Ayrıca da geçtiğimiz yıl tüm çıplaklığıyla yaşayıp gördüğümüz üzere artan turist sayısı ve cirolara rağmen kârlılık anlamında bizi mutlu eden bir yıl olmadı. Zira artan işletme maliyetlerimizle baş edebilmekte çok zorlandığımız gibi döviz kurunun da sezon boyunca yatay bir seyir izlediğini gördük.
Turiste ülkemizde tatil yapmayı cazip hale getiren ne kadar değerimiz varsa istisnasız her birini mutlaka güçlendirmek zorundayız. Ancak bu sayede tüm kazanımlarımızı çok daha anlamlı kılma şansına sahip olabiliriz. Bunu başarabilmenin anahtarının ise öncelikle DOĞRU FİYAT olduğu gerçeğini asla unutmamalıyız.
Rakiplerimize oranla çok daha güçlü olduğumuzdan kuşku duymamamızı gerektiren hizmet anlayışımızı önceliği gerçekten nitelikli hizmet olan ve elbette bunun bedelini ödemeye hazır olan dünya turisti ile buluşturmak zorundayız. Bu adım kuşkusuz bin bir emekle bu günlere taşıdığımız turizm hareketimizi bundan böyle ihtiyacımız olan daha farklı bir konuma taşıyabilecek en önemli adım olacaktır.
Malum pek çok hatalarımıza rağmen geldiğimiz yol belki de içerdiği şartlar itibariyle doğru bir yoldu ancak farklı sonuçlara ulaşabilmek adına aynı yolda ısrar etmek gibi bir lüksümüz artık kesinlikle yoktur.
En doğru ve en akılcı yolu daha fazla vakit kaybetmeksizin bulmak zorundayız ve işe belki de bunca nicelik yerine çok daha fazla nitelik anlayışını benimseyerek başlayabiliriz.