Kurlar Yükleniyor...
articledummy

İNANILMAZ BİR DİYARBAKIR - MARDİN DENEYİMİ

Öncelikle şunu yürekten paylaşmak isterim. Yaşadığımız coğrafyanın bir parçası olmaktan büyük mutluluk duyuyorum. O kadar muhteşem bir coğrafyada yaşıyoruz ki farkında değiliz galiba.

 

Bu toprakların eşi benzeri yok bizler. Ancak devlet bu ülkenin her köşesine çok daha fazla sahip çıkmalıdır. Bu toprakların her köşesinde bir tarih var, bir hikaye var ve biz buna ihanet etmek yerine yaşaması için bizden sonraki nesillere ulaşması için daha dikkatli olmalıyız.

 

Çok uzun zamandır merak ettiğim ve gitmek için sebep aradığım bir dönemde Dicle Üniversitesi ile POYD (Profesyonel Otel Yöneticileri Derneği ) işbirliğinde düzenlenecek olan TURİZMDE GELECEK BENİM paneline katılmak ve bölgeyi gezmek üzere 21 Mayıs sabahı Diyarbakır’a uçtuk. Başkanımız Hakan Saatçioğlu, Başkan Yardımcımız Ercan Çek YK Üyemiz Dr. Mehmet Bahar ve Dernek sekreterimiz Funda Çelik birlikteydik.

 

Öncelikle şunu söylemeliyim ki şaşkınlık havalimanında başladı. Tertemiz çok güzel bir hava limanı var Diyarbakır’ın. Sonra yetkililerle yaptığımız görüşmelerde pistlerin çoğaltılması ve uzatılması için gerekli başvurular yapılmış. Uçakta rötar olması sebebiyle planlanan kahvaltıyı Cüneyt Öz hocanın makamında kahvaltı yaptık. Havalimanından Dicle Üniversitesine gidinceye kadar gördüklerim beni çok mutlu etti. Sebeplerini anlatacağım.

 

Başta Rektör Yardımcısı Aytaç Hoca, İl Kültür Turizm Müdürü, Sivil Toplum Örgüt Yetkilileri ve Kıymetli Hocalar o kadar misafirperver, içten ve ilgiliydiler. Üniversite içinde ve panelde o genç üniversiteli öğrencilerin heyecanı inanılmazdı. İyi ki bizi davet etmişler ve biz iyi ki gitmiştik. Giderken yanımızda Tunç Müstecaplıoğlu’nın kitaplarını götürmüştük. Kitapları çocuklara dağıtmak ve panelde anlatılanları birde kitap olarak onlara vermek çok güzel bir sürpriz olmuştu. Sonra Dicle Üniversitesi ile POYD arasında işbirliği anlaşması imzaladıktan, fakültenin mutfağındaki incelemeden sonra Diyarbakır şehir turu için arkeolog Şivan bizi aldı ve şehir turu başladı .

 

Şİvan’ın hem Diyarbakırlı olması hem Arkeolog olması müthiş bir turun başlangıcı oldu. Sur’da başlayıp 10 göz köprüsünde biten müthiş şehir turunu tüylerimizi diken diken etti. Gezdiğimiz yerlerin dışında Diyarbakır müzesi tek kelime ile müthişti Şivan’ın toprak altından çıkardığı bir eserin müzede sergileniyor olması onun için de büyük bir gururdu tabi ki.

 

Tur esnasında Tahir Elçi’nin katledildiği yerde bir üniversite öğrencisinin okulda dağıttığımız kitaba sıkı sıkı sarılması da bizleri çok mutlu etti. Akşam bir protokol yemeği olacağı için bir şeyi yemek istemiyorduk ama ciğer yemeden de dönülmez diyerek bir ciğerciye girdik. Saatler sonra kendi aramızda konuşurken böyle bir lezzetin olmadığını gördük. Saatlerdir ciğerin tadı damaklarımızda kaldı.

 

Ticaret Odasında İnovasyon Merkezinde sadece kadınlar tarafından hazırlanan bir yöresel yemek şölenine katıldık. Bölgeden STK başkanları otel yöneticileri ve İL Kültür Turizm Müdürü ve Dicle Üniversitesi Hocalarından bölge turizmi hakkında bilgi alışverişinde bulunduk. Birlikte neler yapabiliriz anlamında çok faydalı bir yemek programı idi.

 

Ben Mardin’i ve gerek Diyarbakır’ı, gerekse Mardin’deki arkadaşlarımı görmek için 2 gün daha kalacaktım. Diğer arkadaşlarım ertesi sabah erken döneceklerdi.

Diyarbakır’da yaşayan çok sevdiğim bir arkadaşım geldi, beni aldı ve önce Zerzevan Kalesi sonra Mardin yolculuğu başladı. Dünyanın takip ettiği kazı çalışmaları devam eden Zerzevan kalesi gezisi son yıllardaki en heyecan verici gezi idi. Şivan’da oradaydı ama başka bir programı olduğu için bizi başka bir arkeolog arkadaş gezdirdi. Zerzevan Kalesinin neden bu kadar önemli olduğunu çok güzel anlattı. Belki birçoğumuz ilk kez duyuyor ama Zerzevan Kalesindeki kazıları gerçekten dünyanın en büyük ailelerinin takip ettiğini, hatta geldiğini birçok din ve devlet adamının oradaki başta kilise ve diğer kazılar için bölgeyi ziyarete geldiğini duymak turizm adına çok umut verici idi. Bu arada başta kazı başkanı Aytaç Hoca başta olmak üzere emeği geçen herkese sonsuz teşekkürler. 12 yıldır devam eden çok büyük bir emek var orada.

 

Mardin inanılmaz görünüyordu. Birkaç kilise, cami ve müze gezmesinden sonra otele yerleştim. Daha sonra araba ile ardından yürüyerek Mardin’de gezdim. Filmlerde, dizilerde gördüğümüz Mardin lezzetleri, kozmopolitlik yapısı beni inanılmaz etkiledi. Vaktim az olduğu için Midyat’a gidemedim ama herkes ‘mutlaka görmelisin’ dedi. Bende ilk fırsatta daha geniş bir süre Doğu, Güneydoğu Anadolu seyahati planlayacağım.

 

Ertesi gün öğleden sonra yeniden Diyarbakır’da idim ve bir gün önce gidemediğim yerleri gezme fırsatı buldum. Şu an kapalı olsa da Atatürk’ün evini ziyaret ettim. Hayatımın en ince lahmacununu yedim. Arkadaşınız Diyarbakırlı ise bazı özel lezzet ve ziyaret yerlerine daha kolay ulaşıyorsunuz .

 

Diyarbakır’ı hiç böyle düşünmemiştim. O kadar çok etkilendim ki anlatamam. Hiç düşünemeyeceğim kadar güvenli bir yer. Özellikle yeni 75’lik diye adlandıran bölge inanılmaz bir şehircilik ve planlama örneği. Evet evet yanlış okumadınız yeni bir il ilçe planlanıyor. Herkes gitsin o Diyarbakır’ı görsün. Ana caddeler,, sokakları, parkları tek kelime ile bir Avrupa şehri gibi idi. Üç gün boyunca ne bir polis ne bir asker ne bir kavga ne bir yüksek ses ile konuşan duymadım. İnsanlar birbirlerine çok saygılı ve güler yüzlüydü. Sur olaylarının en acı olaylarını bizzat yaşayanlardan dinledim. Ama o yok edilen Sur yeni ve güzel bir konsept ile 10 sene gibi kısa bir sürede yapılmış ve gerek yerli halkın gerek turistin keyifle gezdiği yemek yediği eğlendiği yer olmuş. Ben çok beğendim.

 

Mardin’e ilk girdiğinizde Diyarbakır gibi yeni binalar, geniş geniş yollar gördük. Ama eski Mardin’i gördüğünüzde, Mezopotamya’ya baktığınızda yukarıda yazdığım gibi ne kadar inanılmaz bir coğrafyada yaşadığınızı anlıyorsunuz.

 

Bu seyahatte bir kez daha anladım ki bir çok uygarlığa, dine, mezhebe ev sahipliği yapmış bir coğrafya var ve herkesin devlet ile el ele verip bu mirasa sahip çıkması gerekiyor.

 

Bir profesyonel olarak kaldığım ilk otel Sur Royal Hoteldi ve çok konforlu odaları, güler yüzlü personeli ve o tarihi ortamda çok keyifliydi. Bir butik hotel tecrübesi yaşadık. Mardin İzala Hotel ise eski bir handan otel haline getirilmiş.

 

Son akşam havalimanına yakın olduğu için ilk akşam yemekte tanıştığım Fatih Beyden Radisson’da kalmak için yardım rica ettim. Valizimi bırakmak için otele geldiğimde karşılayan çalışanların güler yüzü harika idi. Fatih Bey sağ olsun kocaman bir suit oda vermişti. Müthiş bir sabah kahvaltısından sonra Fatih Bey e bıraktığım bir teşekkür ve tebrik mesajının ardından havalimanına gittim . Dönüş yolunda Sayın Bircan DEĞİRMENCİ’nin adıma imzalamış olduğu PORÇAKAL isimli kitap beni çok mutlu etti.

 

Neredeyse 72 saatlik bir yolculuk bana gerçekten bambaşka duygular, bambaşka bakış açıları getirdi. Gerçekten bu gezi bana çok önemli ve samimi bir deneyim oldu. Bu seyahatin bu kadar güzel geçmesini sağlayan herkese sonsuz teşekkürler.

 

Dicle Üniversitesi’nin Ekim ayında yapmayı planladığı Gastronomi Fuarında görev almaktan, orada olmaktan büyük mutluluk duyacağım.

 

Sağlıklı , mutlu ve barış dolu deneyimlerde görüşmek dileğiyle.

Sevgi ve Saygılarımla...

 

 

Yayın Tarihi
26.05.2025
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla