Uzun bir aradan sonra Milli Parklar konusunu el almak istedim. Özellikle yeni yasama döneminde kanun taslağı olarak gündeme gelmesi de ayrı bir önem kazanmaktadır. Uzun zamandan beri yazar arkadaşlarımız vurgulamaktadır; Turizmimizin her geçen gün geriye gittiğini. Emin Demir’in yazısında vurgulandığı gibi turizm nicelik kazanırken nitelik kaybediyor. Defalarca birçok sefer ele alındı ve yazıldı. Her geçen gün rakiplerimizin gerisinde kalıyoruz. Deniz, güneş ve kum yetmiyor artık. Bunun arkasında birçok parametre var. Peki elimizde dünyada ender bulunan Milli parklarımız var. Bunları hala yeteri kadar değerlendiremiyoruz.
O zaman öncelikle Milli parkın tam açılımını bir öğrenelim. Milli park, bir ülke sınırları içerisinde yer alan ve ender bulunan doğal güzelliklerin koruma altına alındığı alanlara verilen isimdir. Yasada bilimsel ve estetik açıdan hem milli hem de uluslararası anlamda ender bulunan doğal ve kültürel kaynakları koruma altına alma amacıyla oluşturulan alanlar olarak tanımlanır.
Türkiye'de de; 31 Ağustos 1956 tarihinde kabul edilen 6831 sayılı Orman Kanunu'nda millî park kavramı ilk kez yasal zeminde yerini almıştır.
Yozgat Çamlığı Milli Parkı 1958 yılında ülkemizin ilk milli parkı olarak ilan edilmiştir. 266,9 hektarlık alana sahip milli parkın ana kaynak değerini Anadolu Karaçamı (Pinus nigra subsp. pallasiana) oluşturmaktadır. Yozgat Çamlığı Milli Parkı içerisindeki bitki türleri 43 familya ve 144 cins içinde toplanmıştır.
Sonuncusu 30 Mayıs 2025'te millî park ilan edilen Geben Vadisi Millî Parkı ile birlikte Türkiye'de 50 millî park bulunmakta olup bunlar toplam 822.532 hektar (8.225,32 km2) alan kaplamaktadır
Antalya bu bakımdan en zengin il olup yüzölçümü 88.015 hektar (880,15 km2) olan Ağrı Dağı Millî Parkı Türkiye'nin en geniş, yüksekliği 3.400 metre (11.200 ft) olan Hakkâri Cilo ve Sat Dağları Millî Parkı ise en yüksek millî parkıdır.
Türkiye’de en fazla Antalya’da 5 adet ile Milli park vardır.
- Beydağları Sahil Milli Parkı l Antalya
Antalya'nın Kemer ilçesi sınırları içinde olan Beydağları Milli Parkı, Gelidonya Burnu'na kadar uzanır. Burada tarihi güzelliklerin bulunmasının yanı sıra, doğal plajlarda yer almaktadır.
- Köprülü Kanyon Milli Parkı l Antalya
1973’te milli park ilan edilen Köprülü Kanyon, Antalya’nın Manavgat İlçesi sınırları içinde yer almaktadır. Antalya’ya 85 km. mesafede bulunan kanyon, 14 km uzunluğu ve 100 m’yi aşan duvar yüksekliği ile Türkiye’nin en uzun kanyonlarından biri.
- Güllük Dağı Termosos Milli Parkı l Antalya
Akdeniz Bölgesi’nde Antalya ili sınırları içerisindeki bulunan Termessos Milli Parkı, tarihi zenginliğinin yanında doğal güzellikleri ile göz dolduruyor. Mecene Kanyonu, büyüleyici görüntüsüyle doğaseverleri etkilemektedir.
- Altınbeşik Mağarası Milli Parkı l Antalya
Akdeniz Bölgesi’ndeki Batı Akdeniz bölümünde konumlanan Altınbeşik Mağarası Milli Parkı, Toros Dağları’nın içinde yer alan mağara sistemini ve çevresini kapsamaktadır.
- Saklıkent Milli Parkı l Antalya – Muğla
Antalya ile Muğla sınırları içerisinde bulunan Saklıkent Milli Parkı eşsiz bir doğa harikası ve görülmeye değer bir yeryüzü şekline sahiptir. Adını, Saklıkent Kanyonundan alan milli park, büyüleyici dik kayalıklar, sedirler ile endemik geofit ve sıklamenler görülmeye değer doğal güzelliklerden bazılarıdır.
Antalya bu konuda da ciddi olarak büyük bir öneme sahiptir. Özellikle defalarca vurgulandığı gibi turizm için Milli parkları öne çıkarmak yerinde olacaktır.
AK Parti milletvekillerinin imzasını taşıyan Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlar ile 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, TBMM Başkanlığına sunuldu.
Burada bu kadar önem teşkil eden Milli parklarımız imara açılacak. Milli parklar içerisine otel ve konaklama tesisi yapılmasının önünü açan teklif Meclis’e sunuldu. Teklife göre milli parklar içerisinde uygun görülen alanların turizme kazandırılması için imar planı dahilinde konaklama tesisi ve otel yapılabilecek.
AK Parti’nin Meclis’e sunduğu 30 maddelik Milli Parklar ve Kültür Alanlarını Düzenleyen Kanun Teklifine göre, milli parklar içerisinde uygun alanlara turizm amaçlı otel ve konaklama tesisi yapılabilecek. Bu yapılar için Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığının görüşü aranacak. Bakanlık izni olmayan yerlere yapı inşa edilemeyecek.
Sözleşme hükümlerinin yürütülmesine ilişkin işlemler 1 Ocak 2026'dan itibaren Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü tarafından yapılacak. Daha önce Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığınca üst hakkı tesis edilen taşınmazlara ait sözleşmelerin tarafı 1 Ocak 2026'dan itibaren sözleşmeler yenilenmeksizin Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü olacak.
Peki bu neyi getirecektir. Eğer Milli parklar bilinçsiz şekilde imara açılır ise geri dönüşü olmayan bir kayıp yaşarız. Türkiye’miz milli değerlerini kaybeder. Doğa o kadar hassas bir denge ve döngüsü var ki, en ufak müdahale bu döngüyü bozacaktır. Lütfen Milli parklarımıza dokunmayın Bunu yasadan çıkarın. Bunlar bize bırakılan mirastır. Bu mirası bizim torunlarımızın torunlarına aktarmalıyız. Aksine Milli parklarımızı koruyarak yıllarca devamını sağlamalıyız. Buralarda bir çok endemik bitki, ender bulunan ağaç türleri, hayvanlar ve doğal güzellikler vardır.
Aksine buraları turizmimizde ön plana çıkararak alternatif rotalar oluşturmalıyız. Bu konularda bakanlık ve belediyeler olarak projeler geliştirmeliyiz.
Gelin bir olalım Milli parklarımızı imara açmak yerine projelerle turizmimize kazandıralım. Buraya sığamayacak kadar geniş ve önemli bir konudur. Umarım hükümetimiz bu kararından vazgeçer.