Kurlar Yükleniyor...
articledummy

Cumhuriyet

24 Temmuz 1923’te Lozan Antlaşması imzalanmış, yeni Türk Devleti’nin bağımsızlığı kabul edilmişti.

2 ay sonra 13 Ekim 1923’de Ankara Türkiye Devleti’nin Hükümet Merkezi oldu.

Artık, mevcut rejimin isminin de bütün açıklığı ile konulması gerekiyordu.

Bazı yabancı ülkeler de Lozan Antlaşması’nı onayı için Türkiye’deki yeni devlet rejiminin daha açık şekilde belirlenmesini istiyorlardı.

Bu sıralarda, 27 Ekim 1923’te İcra Vekilleri Heyeti’nin istifası ve Meclis’in güvenini kazanacak bir kabine listesinin oluşturulamaması da bu soruna ivedi bir çözüm gerektiriyordu. Meclis ile Halife Abdülmecid Efendi arasındaki anayasal ilişkiler henüz belirsizliğini koruyordu. 1922'de halifelik yalnızca dinsel bir memuriyet olarak düşünülse de birçok kişinin biçimsel anlamda da olsa onu devletin başı olarak görüyordu.

"Cumhuriyet" kelimesi, ilk defa ilanından yaklaşık bir ay önce, Mustafa Kemal'in Viyana’da çıkan Winer Neue Freie Peresse gazetesi muhabiri Jozef Hans Lazar'a verdiği bir mülakatta kullanılmıştı: “Size Türk Anayasası'nın ilk maddesini tekrarlamak istiyorum. 'Egemenlik, sınırsız ve koşulsuz halkındır. Yönetim tarzı, halkın geleceğini bizzat kendisi ve gerçekten belirlemesi ilkesine dayanır'. Bu iki cümlenin yorumu bir kelimenin şüpheye yer bırakmayan tanımlanmasıdır: Cumhuriyet!” diyordu Mustafa Kemal.

Takvimler 23 Eylül 1923’ü gösteriyordu.

İşte, iç ve dış şartların doğurduğu bu gelişmeler sonucu ve Mustafa Kemal'in "Efendiler, yarın Cumhuriyeti ilan edeceğiz" sözüyle harekete geçildi.

Meclise tasarı görüşe sunuldu. Tasarıda şu hükümler yer aldı:

"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Ulusal işlerin fiili idarenin yönetim şekli halka dayanmaktadır. Türkiye Devleti bir cumhuriyettir.

Türkiye Devleti'nin dini İslam, resmi dili Türkçedir.

Türkiye Devleti, Büyük Millet Meclisi tarafından yönetilir.

Türkiye Cumhuriyeti'nin Cumhurbaşkanı, Genel Kurulun toplantısında bir yasama dönemi süresi için kendi üyeleri arasında Millet Meclisi tarafından seçilir. Cumhurbaşkanı görevini halefi seçilene kadar sürdürür. Geçmiş başkan yeniden seçilebilir.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Türk Devleti'nin başıdır. Bu sıfatıyla gerekli gördüğü zaman, Büyük Millet Meclisi ve Bakanlar Kurulunun başkanlığını yapar.

Kurul Başkanı, Cumhurbaşkanı tarafından ve Meclis üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar yine milletvekilleri arasında, Kurul Başkanı tarafından seçilir. Kurulun listesi Büyük Millet Meclisinin onayına, Cumhurbaşkanı tarafından sunulur."

Komisyon adına söz alan Yunus Nadi Bey, Mondros Mütarekesi'ne kadar yaşanan olayları hatırlatarak cumhuriyetin ilanının gerekliliğini dile getirdi. Daha sonra kürsüye çıkan Vasıf Bey, cumhuriyeti övdü.

Daha sonra Eyüp Sabri Hoca Efendi, gecikmeden cumhurbaşkanının seçimiyle devam edilmesini talep etti.

29 Ekim 1923 saat 20.30'da oturuma katılan 158 üyenin tamamının oyuyla kabul edildi. Bu suretle yeni devletin yönetim biçimi bütün açıklığı ile ismini almış oluyordu.

Cumhuriyetin ilanından ardından cumhurbaşkanlığı seçimine geçildi. Yapılan gizli oylamada 158 milletvekilinin tamamının oyunu alan Gazi Mustafa Kemal, TBMM tarafından yeni Türk devletinin ilk cumhurbaşkanı seçildi.

Cumhuriyetin ilânı ile "Egemenlik kayıtsız, şartsız milletindir" kuralı, artık devlet yönetiminde, en belirgin şekliyle yerini alıyor; demokrasiye giden yol daha aydınlık olarak çiziliyordu…

 

Yayın Tarihi
29.10.2022
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla