Kurlar Yükleniyor...
articledummy

Biyolojik Kaçakçılık

Endemik türdeki zehirli hayvanları yurt dışına kaçırmaya çalışan, 2002 yılından beri Amerikan Ulusal Doğa Tarihi Müzesi Müdürü Prof. Dr. Lorenzo Prendini, İstanbul Havalimanı'nda yakalandığını, valizinin içerisinde gizlenmiş haldeki özel bölümlerden 88 akrep zehri dolu şişe, 58 klipsli poşet içerisinde bulunan yaklaşık 1500 zehirli endemik akrep ve tarantula türü çıktığı haberini okuduk.

Birçoğumuzun ya kısa süreliğine ilgisini çekti ya da hiç çekmedi.

Gündemimiz o kadar yoğun ki.

Ülkenin ve dünyanın her yerindeki sürdürülebilirlik başlığı altında biyoçeşitliliği dillerden düşürmediğimiz bugünlerde birkaç akrep ve zehrinin dışarı çıkarılmasının ne sakıncası olabilirdi ki?

Bizde kıymetini bilende yok zaten. Akrep dediğin nedir ki?

Küratör unvanına sahip olan ve birkaç hafta önce Türkiye’ye gelen Prof. Dr. Lorenzo Prendini, Türkiye’ye geldiğinde Tarım ve Orman Bakanlığı’ndan izin istediği, Bakanlığın araştırma izni verdiği ancak toplanan ürünlerin yurtdışına çıkarılamayacağı konusunda uyarılmış. “İfadesinde ise, Türkiye’ye 26 Mart’ta geldiğini, araştırma amaçlı Türkiye’nin çeşitli yerlerinden materyal topladığını, yasak olduğunu bilmediğini, daha önce farklı ülkelerden numuneler topladığını ve Amerika’ya getirdiğini, ayrıca araştırmasının uzun süreceği için Amerika’ya götürmek istediğini belirtmiş. "

Sonrasında serbest kaldı ve bizim bakanlık izinlerimizi görmezden geldiğimizi söyleyip gitmiş.

ABD’ye gidenler bilir. Vize alması oldukça zorlu bir süreç. Daha uçmadan sizin bilgilerinizi ilgili havayolu ABD yetkililerine iletilir. Havalimanında ayrı bir contuarda işlemler görülür ve mutlaka yanınıza bir havalimanı yer görevlisi gelir sizi sorgulamaya başlar niçin? Kiminle gidiyorsunuz? Ivır zıvır bir sürü soru. Amaç ABD’nin güvenliği. İnsanın bile ABD’ye girişte bu kadar araştırıldığı bir zamanda ilgili müze müdürüne sormak lazım. ABD’den aynı materyalleri çıkarabilir miyiz?

Biyokaçakçılık, belli bir bölgedeki ve o bölgeye has endemik olarak yaşayan ve bulunan bitki, hayvan, bitki tohumları, hayvanların parçaları, kan veya dokuları yetkili makamların izni olmadan toplanıp yurt dışına kaçırılmasıdır.

Her geçen gün önemini daha çok kavramamız gereken bir suç!

Biz bu filmi yaklaşık 550 yıl önce görmüştük. Okumuşsunuzdur. Lale soğanları Hollanda’ya kaçırılmış. Sonrasında ise Hollanda için önemli ekonomik kazanç ve ihraç ürünlerinden biri oldu.

Birgün Denizli Horozu’nuda yazarım, inşallah.

Zengin biyolojik çeşitlilik değere sahip olan ülkemiz, bilimsel araştırmalar, koleksiyon ve ticari amaçlardan dolayı biyokaçakçılık açısından oldukça çekici bir merkez. Ülkemiz, bir kıtada olabilecek tüm ekosistem ve habitat özelliklerine sahip ve endemik tür oranı bakımından dünyada sayılı ülkelerden biri. Kültüre alınmış pek çok bitki türü ile evcilleştirilmiş pek çok hayvan türünün yabani ataları ülkemizde doğal olarak yetişmekte.

Bildiğimiz, Türkiye'de 460 kuş, 161 memeli, 141 sürüngen, 480 deniz balığı, 236 tür de tatlı su balığı, 11 bin açık ve kapalı tohumlu bitki türü var. Bitki türünün 3.700’ü endemik.

Muhteşem bir genetik zenginlik!

Aklıma gelenler.

Endemik tohumlu bitkiler açısından; Muğla, Antalya, Burdur çevresi, Orta Toroslar, Amonoslar Orta Anadolu da: Sivas, Erzincan, Tuz Gölü.

Kafkas engereği, Uludoğan, Kelebekler, geyik böceği, süngerler, mercanlar, ahtapot, midye, salyangoz, deniz anası, deniz kestaneleri, deniz yıldızı, solucanlar Kırkayak, şifa balıkları, sinek, yusufçuk, uğurböceği, birçok böcek ve hatta birçok parazitlere kadar pek çok tür yurt dışına kaçırılmaktadır.

Tam tersi durumda söz konusu. Yerli türlere zararı olan bitki ve hayvan türleri değişik yollarla ülke içerisine taşınabilir. İstilacı yabancı türler olarak adlandırılan ve bir ülkenin biyolojik çeşitliliği içinde yer almayan türler, sadece istilaya geçtiği ülke için değil tüm dünya biyolojik çeşitliliği için önemli tehditlerden biri olarak kabul edilmektedir.

Dört mevsimde ve her saatte biyolojik kaçakçılığın yapılabileceği unutulmamalıdır. Özellikle üreme periyodundan ergin hale ulaşma zamanları önemli. İklim farklılıklarındaki değişkenlikler önemsenmez ise çoğunlukla Nisan- Ekim ayları biyolojik kaçakçılığın görüldüğü zaman olarak daha sık karşımıza çıkmaktadır.

Dışişleri Bakanlığı’nın izni ve Türk üniversitelerinin gözetimiyle yabancı bilim adamları sınırlı sayıda materyali toplayıp ülkesine çıkarabiliyor. Bunun haricinde tüm girişimler kaçakçılıktır.

Neler yapabiliriz?

Endemik türlerin fazlaca bulunduğu alanlarda bölge halkının bilinçlendirilmesi ve yörelerinde gördükleri araştırmacı ya da örnek toplayan kişilerin ilgili kurumlara ihbar etmelerinin sağlanması, kolluk kuvvetleri ve ilgili bakanlıkların taşra ekipleri tarafından doğal ortamlarda biyolojik materyal toplayan, inceleyen kişilerin kontrol edilmesi, çalışacakları konu ile ilgili Türkiye’ de çalışan yerli bir araştırmacının konuya dahil olması zorunluluğu getirilmelidir. İzni olmadan kişiler tarafında toplanan materyal tespit edildikten sonra bu örneklere el konularak doğaya tekrar bırakılması sağlanmalıdır. Çalışmanın işleyişi ve sonucu hakkında belli aralıklarla bilgiler istenmelidir. Eğer ticaret sebepli toplama yapılıyorsa CITES izin belgeleri kontrol edilmelidir. Gümrüklerde görevlendirilecek kişilerde lisans ve yüksek lisans seviyelerinde biyoloji, zooloji, botanik, su ürünleri, entomoloji eğitimleri aranmalıdır.

Son yıllarda konuyla ilgili birçok toplantı, çalıştayın yapılması, envanter ve izleme çalışmalarının ulusal düzeyde gerçekleştirilmekte olduğu ve bir veri tabanının oluşturulduğu (Nuh’un Gemisi) bizleri umutlandırmaktadır.

Yayın Tarihi
15.05.2024
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu makaleye ilk yorumu yazan siz olun.

Yazara Ait Diğer Makaleler

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla