Recai Yılmaz: ‘’Turizm Cennetleri Kışın Kabusa Dönüyor’’

İSİS Türkiye Genel Müdür Yardımcısı ve Turizmdays.com yazarı Dr. Recai Yılmaz, sonbaharla birlikte Akdeniz ve Ege’de başlayan yağışların şehirlerin altyapı sorunlarını yeniden gündeme getirdiğini söyledi.

Recai Yılmaz, “Ne zaman birkaç damla yağmur düşse şehirler göle dönüyor. Araçlar alt geçitlerde mahsur kalıyor, insanlar dizlerine kadar suda yürümek zorunda kalıyor” diyerek mevcut durumu eleştirdi.

Turizm Cennetleri Kışın Kabusa Dönüyor

Antalya, Bodrum, Alanya, Marmaris, Kuşadası ve Fethiye gibi Türkiye’nin en popüler turizm şehirlerinin, yaz aylarında milyonlarca turisti ağırladığını hatırlatan Yılmaz, “Aynı şehirler kışın bir sağanakla felç oluyor. Otellerin zemin katlarını su basıyor, sahil yolları göle dönüyor. Akarsu kenarına kurulu şehirlerde risk çok daha yüksek; taşan dereler kısa sürede otel lobilerine kadar ulaşabiliyor” dedi.

Yetkililerin genellikle bu tür olayları “doğal afet” olarak nitelendirdiğini belirten Yılmaz, “Oysa bu manzaranın ardında çoğu zaman yanlış şehir planlamaları, ihmaller ve yetersiz altyapılar yatıyor” ifadelerini kullandı.

“Sünger Şehir” Modeli Dünyada Yaygınlaşıyor

Dr. Yılmaz, dünyanın birçok ülkesinde yağmur suyu yönetimi için devrim niteliğinde projeler geliştirildiğini söyledi. Çin’de uygulanan “sünger şehir” modeliyle kentlerin yağmur suyunu emip yeraltına ilettiğini belirten Yılmaz, “Hollanda’da ‘su meydanları’ oluşturuluyor. Yağışlı dönemde geçici göllere dönüşen bu alanlar, kurak mevsimlerde sosyal yaşam alanı olarak kullanılıyor” dedi.

Ancak Türkiye’de hâlâ çözümün kaldırım seviyesini yükseltmekle sınırlı kaldığını vurgulayan Yılmaz, “Oysa su her defasında aynı gerçeği hatırlatıyor: Doğayı kandırmak mümkün değil” diye konuştu.

Sürdürülebilirlik Yağmurla Başlar

Sürdürülebilirliğin çoğunlukla güneş enerjisiyle özdeşleştirildiğini ancak suyun en az enerji kadar önemli olduğunu belirten Yılmaz, “Turizmde sürdürülebilirliğin en temel unsurlarından biri yağmur yönetimidir. Yağmur, doğanın sabrını temsil eder. Eğer şehirler bu suyu yönetemezse sabrın sınırları da hızla görünür hale gelir” dedi.

Anadolu’da Su Yönetimi Bir Kültürdü

Recai Yılmaz, tarih boyunca Anadolu uygarlıklarının suyu sadece mühendislik değil, bir yaşam kültürü olarak gördüğünü hatırlatarak, şunları söyledi:

‘’Kapadokya’da yağmur suları tünellerle toplanıp sarnıçlarda biriktirilirdi. Mardin evlerinde damlardan oluklarla toplanan su, “güvercinlik sarnıçları”na yönlendirilirdi. Bergama ve Efes’teki Roma dönemi kanalları hem su taşır hem de arıtma görevi görürdü. Selçuklu kervansaraylarında yer altı depoları bulunurdu. Osmanlı döneminde her semt kendi suyunu “su yolları” ve “hazneler” ile yönetirdi.

Yağmur, bir zamanlar bereketin sembolüyken, bugün şehirlerin en zayıf noktalarını ortaya çıkaran bir sınav haline geldi. Türkiye, turizmde sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşmak istiyorsa, öncelikle suyu doğru yönetmeyi öğrenmeli.”