Turizmdays.com Yazarı ve Ziraat Yüksek Mühendisi Dr. Erkan Sarıcan, uzun bir aranın ardından Milli Parklarkonusuna dikkat çekerek yeni yasama döneminde Meclis’e sunulan kanun teklifinin büyük bir risk barındırdığını belirtti. Turizmin nicelik olarak büyürken nitelik kaybettiğini hatırlatan Sarıcan, “Elimizde dünyada ender bulunan milli parklar varken bunları hala turizmde doğru şekilde değerlendiremiyoruz” dedi.
Türkiye’de 50 Milli Park Var: En Fazla Milli Park Antalya’da
Türkiye’de 1958 yılında ilan edilen Yozgat Çamlığı Milli Parkı ile başlayan süreçte bugün 822.532 hektarlık alanda toplam 50 milli park bulunuyor.
Bu alanların içinde Antalya 5 milli park ile Türkiye’nin en zengin ili konumunda:
Beydağları Sahil Milli Parkı
Köprülü Kanyon Milli Parkı
Güllük Dağı Termessos Milli Parkı
Altınbeşik Mağarası Milli Parkı
Saklıkent Milli Parkı (Antalya – Muğla)
Milli Parklar Turizmin Kurtarıcı Kozu Olabilir
Dr. Erkan Sarıcan, deniz-güneş-kum odaklı turizm anlayışının artık yeterli olmadığını vurgulayarak, “Turizmde rakiplerimiz karşısında geri planda kalıyoruz. Oysa doğa turizmi, yürüyüş rotaları, ekolojik parkurlar ve milli parklarımız, Türkiye’nin marka değerini katlayacak potansiyele sahip. Bu alanlar koruma odaklı turizm projeleriyle değerlendirilmelidir” dedi.
Kanun Teklifi Milli Parkları İmara mı Açıyor?
AK Parti milletvekillerinin imzasıyla Meclis’e sunulan ‘Milli Parklar Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Teklifi’, milli park sınırları içinde otel ve konaklama tesislerinin yapılmasının önünü açtığına dikkat çeken Sarıcan,
''Milli park alanlarında imar planı dahilinde turizm yatırımlarına izin verilebilecek. Yapı izinleri Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı’nın görüşüyle değerlendirilecek. 1 Ocak 2026’dan itibaren tüm işlemler Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü’ne devredilecek'' diye konuştu.
“Bu Miras Geri Dönüşsüz Şekilde Zarar Görebilir”
Dr. Sarıcan, bu düzenlemenin doğal dengeyi bozabileceği uyarısında bulunarak, “Milli parklar sadece turizm yatırımı yapılacak alanlar değil, eşsiz endemik türlerin yaşam alanıdır. Yanlış atılacak bir adım, yüzlerce yılın doğal sistemini bozabilir. Bu alanlar imara değil, korumaya açılmalıdır” uyarısında bulundu.
Turizm İçin Çözüm: ‘Korunan Alan Bazlı Alternatif Rotalar’
Sarıcan, otel yerine eko-turizm merkezleri, kontrollü yürüyüş rotaları, doğa eğitim kampları ve rehberli park gezileri gibi sürdürülebilir projelerin uygulanabileceğini belirterek, “Gelin bir olalım, milli parklarımızı imara açmak yerine projelerle turizme kazandıralım. Bu mirası torunlarımızın torunlarına ulaştırmak bizim sorumluluğumuzdur. Türkiye’nin doğal zenginliklerinin gelecek nesillere aktarılması için yasa teklifinin gözden geçirilmelidir. Sektör temsilcileri ve çevre uzmanları, “Milli parklar turizm için fırsat, ama imar için değil” diyerek hükümete geri adım çağrısında bulunuyor.'' dşye sözlerini tamamladı.