Kurlar Yükleniyor...
Turizmin kalbi Antalya göç tehdidi altında
EKONOMİ

Turizmin kalbi Antalya göç tehdidi altında

Uzaktan çalışma modeli nedeniyle yerli ve yabancıların tercihi, Rusya ve Ukrayna savaşında iki ülke vatandaşları ile deprem nedeniyle Antalya’yı tercih etmeleri turizmin kalbi Antalya iç ve dış göç tehdidi altında bulunuyor

FİKRİ CİNOKUR - ANTALYA – Ülke turizm ve tarımın kalbi olan Antalya, Rusya-Ukrayna savaşı, depremler ve uzaktan çalışma modeli nedeniyle çalışan Beyaz Yakalıların iç ve dış göç tehdidi altına bulunuyor. İş dünyası ve STK’lar ise başta konut ve kiralık fiyatları olmak üzere trafik, çevre sorunları ile istihdam konusunda bir an önce önlem alınmasını bekliyor.

Turizm ve tarım sektörünün lokomotifi Antalya son yıllarda göç ve nüfus artışıyla dikkat çekiyor. TÜİK’in 2022 yılı Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemine göre nüfusu en fazla olan iller sıralamasında Antalya 2 milyon 288 bin 4 nüfusu ile beşinci sırada yer alıyor.

TÜİK’in 2018-2022 verilerine göre en fazla taşıt bulunan iller sıralamasında üst sıralarda yer alan Antalya’da 1 milyon 318 bin taşıt bulunuyor. TÜİK 2021 rakamlarına göre Antalya’nın net göç alma oranı yüzde 7,8 gerçekleşti.

-Yabancı nüfus artıyor

Göç İdaresi Başkanlığı’nın 2 Şubat 2023 rakamlarına göre Antalya’da ikamet izni alan yabancı sayısı 155 bini aştı. Ancak, resmi olmayan bilgiye göre Antalya’da sadece 200 bin Rus vatandaşı yaşadığı belirtiliyor.

Özellikle Rusya ile Ukrayna arasındaki savaş nedeniyle her iki ülke vatandaşları da Antalya’yı tercih ediyor.

Antalya yabancı sermayeli şirket kuruluşu açısından da ilk sıralarda yer alıyor. 50 binden fazla üyesi bulunan ATSO’da yabancı sermayeli şirket sayısı Rusya ve Ukrayna arasındaki savaştan sonra büyük artış gösterdi. Antalya’da yabancı sermayeli kurulan şirket sayısı ise 5 bini aşarken 2021’e göre 2022’de Rus sermayeli açılan şirket sayısı yüzde 527 arttı.

-İç göç

Merkez üssü Kahramanmaraş olan 7,7 ve 7,6 şiddetinde yaşanan ve 11 kentte 13,5 milyon insanı etkileyen deprem, iç göçü de hızlandırdı.

Antalya Valiliğinin açıklamalarına göre, deprem bölgesinden gelen depremzede sayısı 172 bini geçti. Kendi olanaklarıyla yakınlarının yanına gelenlerle birlikte bu sayının 200 bini aştığı belirtiliyor.

-Beyaz Yakalılar da Antalya’yı tercih ediliyor

Uzaktan çalışma modelinin yaygınlaşmasıyla yerli ve yabancı Beyaz Yakalılar da Antalya’yı tercih ediyor. Özellikle İstanbul merkezli firmalarda çalışan Beyaz Yakalıların İstanbul’da olası deprem riskine karşı, deprem riski daha az olan iller arasında gösterilen Antalya’da yaşamaya başladığı belirtiliyor.

-İç ve dış göçün etkileri

Antalya’ya göçün artmasıyla kent trafiği kilitlenmiş durumda. Dış ve iç göç nedeniyle Rus, Ukrayna plakalı araçlar başta olmak üzere depremzedelerin de araçları kent trafiğinde kilitlemiş durumda. Trafik mesai saati başlama ve çıkış saatlerinde adeta tıkanma durumuna gelmeye başladı.

Turizm sezonun başlamasıyla tur otobüsleri ile VIP araçlarının da trafikte yer alması başlı başına işin içinden çıkılmaz hale getirecek.

-Konut ve kiralık fiyatları sorunu

Tarihi kentleri ve doğasının güzelliği nedeniyle Antalya’nın büyük bölümü SİT ve tarım alanı içinde yer alıyor. Özellikle merkez ilçelerde inşaat yapacak alan kalmaması nedeniyle konut stokunda da açık yaşanmaya başladı.

Özellikle dış göçün arttığı Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Antalya’da satılık ve kiralık konut fiyatları çok fahiş rakamlara ulaştı. Ayrıca, Antalya’da emlak sektörü de Rusların eline geçmiş durumda. Rus emlak şirketleri, konut satışı ve kiralamaları sadece kendi ülke vatandaşlarına yapması da sorunların başında yer alıyor.

-Çevre sorunları

Turizmin kalbi Antalya özellikle pandemi döneminde Güvenli Turizm ve Sağlık Sertifikaları ile Dünya’da en fazla turist ağırlayan kentler sıralamasında ilk sırada yer aldı. Geçen yıl 13 milyonu yabancı olmak üzere 20 milyon turist ağırlayan Antalya’nın çevre sorunları artmaya, yerel yönetimlerin gücü de yetersiz olmaya başladı.

-Önlemler alınmalı

Turizmin ve tarımın kalbi Antalya’da iş dünyası ve STK’lar, iç ve dış göç tehdidi altında bulunan kent için önlem alınmasını istiyor.

Antalya Ticaret ve Sanayi Odası (ATSO) Başkanı Ali Bahar, pandemiyle birlikte Antalya’ya yurtiçi ve yurtdışı talebin arttığını belirtti.

Kayıtlı yerleşik yabancı ülke vatandaşı nüfusunun 172 bine çıktığını, deprem bölgesinden Antalya’ya gelen misafirlerin sayısının da 150-200 bin arasında olduğuna dikkat çeken Bahar, şunları kaydetti.

‘’Deprem bölgesinden gelenler bizim canımızdır, onları yük olarak görmeyiz. Bununla birlikte turizm sezonu açılacağı için konaklama tesislerindeki misafirlerimiz için kalıcı bir çözüm bulunması ihtiyacı son derece acildir. Turizm tesislerindeki misafirlerimiz için kalıcı çözümleri devreye alması zorunludur’’

Önemli üretim merkezi olan Hatay gibi kentlerin boşalmasına seyirci kalınmaması gerektiğini belirten Bahar, şöyle devam etti.

‘’Çadır yerine hızla konteyner ve prefabrik kentler kurmalıyız. Yeniden inşa sürecini hızlandırmalıyız. Bölgede yaşama koşullarını iyileştirirsek zaten birçok insan toprağına dönmek isteyecektir. Batıdan, kıyılardan o bölgeye göçü sağlayacak cazip üretim şehirleri kurulmalı.’’

-Antalya’nın göçü kaldıracak gücü yok

Antalya’nın göç alma ve bu yükü karşılama gücünün zayıf olduğuna dikkat çeken Ali Bahar, ‘’Konut fiyat artışında ve kira artışında Türkiye rekorunu kırmamız bunun bir işaretidir.  Antalya fiziksel sınıra gelmiş, taşıma kapasitesini doldurmuştur. Antalya ikinci deprem bölgesi olsa da bölgemizde iki aktif fay varlığı bilinmekte, ancak deniz altı fayları jeolojik olarak ve tarihsel olarak çok bilinmemektedir. Antalya’nın birçok bölgesinde zemin sorunu bulunmaktadır, yapı stokumuzun bir kısmı eskidir, yeni olanların bir kısmı da zemin özellikleri dikkate alınmadan yapılmıştır’’ dedi.

-Antalya kırsalı da betonlaşıyor

Antalya’nın kent olarak fiziksel sınırlara geldiği için kırsal alanlarında betonlaştığını vurgulayan ATSO Başkanı Ali Bahar, şunları kaydetti.

‘’Antalya mevcut kent nüfusuna bile kaliteli ulaşım sağlayamamaktadır. 3 milyona yaklaşan nüfusu, yazlık nüfusu ve yaz aylarında 1 milyona yaklaşan günlük ilave turist varlığına rağmen metrosu ve geniş bulvarları yok. Tramvay sistemi ihtiyaca cevap vermiyor. Trafik sıkışıklığı bazen Ankara ve İstanbul’a benzemektedir. Kent çevresindeki tarım alanlarının imara açılması baskısı şiddetle sürmektedir. Artık Antalya’da bir imar ve şehirleşme anayasası olmalıdır.’’

-ANTGİAD

Antalya Genç İş İnsanları Derneği (ANTGİAD) Başkanı Osman Sert de Antalya’nın sürekli göç alan bir kent olduğunu bildirdi.

Göçün doğru yönetilmesi halinde kente ve ülkeye zenginlik getireceğini, yanlış yönetilmesinde ise kaos ortamı yaratılacağını vurgulayan Sert, şöyle konuştu.

‘’Bizim Antalya’daki ibremiz maalesef orta çizginin kaos tarafına gün geçtikçe daha fazla kayıyor. Antalya’da ikamet izni ile 155 binden fazla yabancı uyruklu kişi yaşıyor. Vatandaşlık alanları da buna eklemek gerekiyor. Deprem felaketi sonrasında da en fazla depremzedeye ev sahipliği yapan illerin başında Antalya geliyor. 1 yıl gibi sürede Antalya’ya bir Alanya nüfusu daha eklendi. Antalya kapasitesinin çok üzerinde göç alan bir il gerçeği ile karşı karşıya…’’

Türkiye’nin zor bir ekonomik süreçten geçtiğine dikkat çeken Sert, şöyle devam etti

‘’Enflasyonist sürecin özellikle sabit gelirli insanlarımızın ve maliyet artışını ürününe yansıtamayan iş insanlarının yaşam standartlarını düşürdü. Türkiye’nin her tarafında barınma ve beslenme ihtiyacı halkın gündemindedir. Antalya, bu etkinin üzerine bir de göç kaynaklı enflasyonist süreci yaşamaktadır. Özellikle konut talebinin arzı karşılayamaması, ekonomi politikalarının da fiyatları körüklemesi adeta bir kaos ortamı yaratmıştır. Ülke genelinde yüzde 168 artış gösteren konut fiyat endeksi, Antalya’nın da içinde olduğu Batı Akdeniz Bölgesinde yüzde 213 artmıştır.’’

-Altın yumurtlayan tavuk kesilmesin

Antalya’nın göç tehdidiyle karşı karşıya bırakıldığını ifade eden Osman Sert, ’’Antalya’da nüfus artışı ve kontrolsüz büyüme kaynaklı uyarı sirenleri acı acı çalmaktadır. Antalya’nın göç yoğunluğu karşısında savunmasız bırakılması, turizmiyle, tarımıyla, sanayisiyle ülkemizin altın yumurtlayan tavuğunun kesilmesi demektir’’ dedi. 

Bazı adımların kararlılıkla atılması gerektiğini anlatan Sert, sözlerini şöyle sürdürdü.

‘’Antalya’nın kentleşme ve büyüme projeksiyonları mevcut gelişmeler de dikkate alınarak güncellenmelidir. Antalya büyümeye devam edecektir. Bu süreç kontrollü ve modern kentleşme ilkelerine sadık kalınarak yönetilmeli. İlk olarak Antalya’ya göçü sınırlandırıcı adımların atılmalı.  Yabancıya konut satışı normalleşme yaşanana kadar durdurulmalı. İlimizde kuaförlük, emlakçılık, market işletmeciliği yapacak yabancı girişimciye değil, katma değer ve istihdam yaratacak, üretim yapımıza entegre olabilecek, üretemediğimizi üretecek büyük dış yatırımlara izin verilmeli. Orta-alt düzey gelire sahip insanlarımızın barınma ihtiyaçlarına hızlıca çözüm üretilmeli. Aksi takdirde Antalya’da ekonominin ve sosyal hayatın çarklarını döndürecek ekosistemi kaybedebiliriz.’’

-Çevre sorunu

Çevre Mühendisleri Odası Antalya Şube Başkanı Derya Ünver ise kentin en önemli sorununun kontrolsüz göç olduğuna dikkat çekti. Antalya’nın barınma ve iş potansiyeli ihtiyaçlarını karşılayabilecek düzeyde olmadığını vurgulayan Ünver, ‘’Antalya, ülkemizdeki en fazla göç alan ilk dört ilden biridir. Bu durum alt/üst yapı yetersizliği, ısınma ve trafiğe bağlı hava kirliliği, su kirliliği gibi çevre sorunlarını beraberinde getirmektedir’’ dedi.

Antalya’nın iç göçlerin yanında, ilk büyük dış göç dalgalanmasının Suriye’deki iç karışıklıkla, ikincisin de Rusya-Ukrayna savaşında yaşadığını anlatan Derya Ünver, şöyle devam etti.

‘’Kentin yerleşik nüfusu bu iki göç dalgası ile artmıştır. Antalya yıllık 14 milyon turistin ağırlandığı bir kent. Göçlerin sonucu kent nüfusunun artmasını, su temini, atıksuların arıtılması, hava kirliliği, trafik, sera gazı emisyonlarının artması, atık yönetimi, ekolojik tahribat sorunları ortaya çıkmaktadır.’’

-Su temininde sıkıntı yaşayabilir

Antalya’nın önlem alınmaması halinde temiz su temininde de sıkıntı yaşayabileceiğini öne süren Ünver, görüşlerini şöyle açıkladı.

‘’Antalya şu an için temiz suya ulaşmakta sorun yaşamamakla birlikte ilerleyen yıllarda su temini için yeni kaynaklar bulmak zorunda kalacaktır.

-Kentin atıksu kanalizasyon sitemi büyük ölçekte sağlanmış ve atıksu arıtma tesislerine bağlı durumdadır. Fakat halen daha kanalizasyon sistemi olmayan atıksularını fosseptiklerde toplayan bölgeler vardır. Usulüne uygun yapılmayan fosseptikler yeraltı ve yüzey suları için tehdit oluşturmaktadır. Yeni yerleşim alanlarında atıksu ve yağmur suyu toplama sistemleri yapılmalı.

-Antalya’da oluşan hava kirliliğinin temel sebepleri ısınma ve trafik kaynaklıdır. Isınmada kömür gibi fosil yakıtların kullanılması hava kirliliği yaratmaktadır. Antalya trafik yükünü taşıyamaz haldedir. Çevresel olarak sera gazı emisyon oranını artırmakta ve hava kirliliği yaratmaktadır.

-Atık miktarının artması ile birlikte atığın toplanması, taşınması, geri dönüşümü ve bertarafı için yeni yatırımlar yapılmalıdır.

-Göçle gelen nüfusun kentte kalıcı olması durumunda yeni yerleşim alanlarına ihtiyaç olacaktır. Bu noktada tarım alanlarının, biyolojik çeşitliliğin, su kaynakların korunması konusunda ciddi tehlikeler oluşturulacaktır.

-Antalya’da İklim değişikliğinin yarattığı aşırı hava olayları ile birlikte sel, taşkın, hortum gibi afetler can ve mal kaybı yaşatmaktadır. Antalya Valiliği tsunami, aşırı sıcaklık, sel ve hortum için sıklıkla alarm vermektedir. Göçle birlikte iklim değişikliği kaynaklı afetlere maruz kalacak insan sayısı artışının önüne geçilmelidir.’’ 

 

Yayın Tarihi
10.03.2023
Bu Haber İçin Yorum Yapın
NOT: E-Mail adresiniz web sitemiz üzerinde yayınlanmayacaktır.
CAPTCHA Image
Bu habere ilk yorumu yazan siz olun.

Çerez Kullanımı

Kullandığımız çerezler hakkında bilgi almak ve haklarınızı öğrenmek için Çerez Politikamıza bakabilirsiniz.

Daha Fazla