Ege Turistik İşletmeler ve Konaklamalar Birliği (ETİK) Başkanı, Türkiye Otelciler Federasyonu Başkan Yardımcısı Mehmet İşler, döviz kurunun maliyetler oranında artmamasının turizm sektörünün adeta nefesini kestiğini, birkaç yıldır karlılıkların minimal seviyede kaldığını, yenileme ve yatırımların yapılamadığını savundu. İşletme maliyetlerinin yükselmesine paralel olarak döviz karşılığı arttırılmak zorunda kalınan konaklama ücretlerinin Türkiye’yi pahalı bir ülke konumuna getirdiğine dikkat çeken İşler, “bu şekilde giderse 2026 yılı turizm sektörü için hüsran yılı olur” değerlendirmesinde bulundu.
YERLİDE YABANCIDA GURBETÇİDE PAHALI BULUYOR
ETİK Başkanı Mehmet İşler, kur baskısı, yüksek enflasyon ve hızla artan işletme maliyetlerinin turizm sektörünü köşeye sıkıştırdığını belirterek, piyasa gerçeklerine uygun bir döviz politikası oluşturulmasının zorunlu hale geldiğini söyledi. Mehmet İşler; “Gelirlerini döviz üzerinden elde eden ancak giderlerini Türk Lirası bazında ödeyen bir sektörüz. Döviz kurundaki baskı sektörde ciddi bir gelir ve algı krizine neden oldu. Kârlılıkta büyük kayıplar yaşıyoruz. Yeni yatırımları askıya almak zorunda kaldık. Sektör temsilcileri olarak yaptığımız hesaplama ve öngörüler, bize, mevcut ekonomik politikanın devam etmesi halinde 2026 sezonunun turizm açısından büyük bir kayıp yılı olacağını gösteriyor. Bugün 1 Euro yaklaşık 49 TL. Ancak reel piyasa koşullarına göre 57 TL civarında olması gerekiyor. Aradaki bu fark, bırakın yerli turisti, Türkiye’ye gelen turistin satın alma gücünü bile yüzde 15 azalttı. 2021’de bin Euro ile Türkiye’de 10 gün tatil yapabilen bir Avrupalı turist, bugün aynı bütçeyle 6-7 günü ancak karşılayabiliyor. Bu da Türkiye’yi pahalı bir destinasyon haline getirdi. Gurbetçi vatandaşlarımız açısından da tablo farklı değil. Almanya veya Fransa’da 2 bin Euro kazanan bir vatandaşımızın geliri bugün yaklaşık 98 bin TL’ye denk geliyor. Türkiye’deki temel giderler ile konaklama ve ulaşım giderlerinin Avrupa fiyatlarını yakalaması, buna karşılık dövizin baskılanması yüzünden, yabancı turist kadar gurbetçi turist de Türkiye’yi pahalı buluyor.”
KARLILIKLAR YÜZDE BEŞLERE DÜŞTÜ
“Turizmci tarafında ise, tablo çok ağır. Elektrik giderleri son bir yılda yüzde 85, personel maliyetleri yüzde 110, gıda ve içecek maliyetleri yüzde 130 arttı. Ancak dışarıdaki rakipleri dikkate alarak dövizle belirlediğimiz fiyatlar, kur baskılanınca bu oranların yanına bile yaklaşamadı. 2021’de yüzde 20 seviyelerinde olan kâr marjı bugün birçok tesiste yüzde 4-5 bandına geriledi. Yani gelir döviz, gider TL olunca denklemin tamamı turizmcinin aleyhine döndü. Bu tablo ekonomik olarak sürdürülebilir bir tablo değildir. Artık önümüzü göremiyor, yeni yatırım planlarını sürekli erteliyoruz. Bazı işletmelerimiz sezon ortasında bile zararına çalışıyor. Bu tablo 2026 yılında da, aynı şekilde devam ederse, turizm sektörü için kelimenin tam anlamıyla bir hüsran yılı olur. Ne yabancı turist Türkiye’yi uygun bulur, ne de işletmeler bu maliyet yükünü taşıyabilir. Turizm sektörü, ihmal edilecek, gözden çıkarılacak, feda edilecek bir sektör değildir. Ülkemize getirdiği dövizle cari açıkları kapayan, kendisiyle birlikte çalışan 60 yan sektörle ekonominin çarklarını yağlayan, insanımıza büyük istihdam sağlayan, birçok vergi kalemiyle devlet bütçesini tamlayan, yurdumuzun ve insanımızın dünyadaki aydınlık, bilinirlik ve tanıtım yüzüdür. Dünyada her gün çoğalan ve güçlerini katlayan rakiplerine karşı rekabet gücü bu şekilde yok edilmemelidir. Sektörün sürdürülebilirliği için, piyasa gerçeklerine uygun bir döviz politikası, maliyetlerin dengelenmesi ve öngörülebilir bir ekonomik program zorunluluğu hasıl olmuştur. Turizmciler olarak bunu, istiyor ve bekliyoruz.”dedi.